Türkiye'de her şey tarım zehirlerine "ilaç" denmesiyle başlamıştı. Otları ve böcekleri öldüren bir şifa... Fakat bu bütünüyle bir yanılsama. Aslında bu ilaç denilen zehirler çevreyi ve bizi hasta ediyor, özellikle glifosat içeren tarım ilaçları. Bakanlıklar, ziraat marketler ve çiftçiler mışıl mışıl uyuyor.
ABD'de @Bayer'in sahibi olduğu Monsanto'nun RoundUp ve RangerPro adlı yabani otla
mücadele ilacının(zehir) kansere yol açtığı iddiasıyla açılan 125 bin davanın
dörtte üçünün, 10 milyar 900 milyon $ tazminat karşılığında geri çekileceğini
aylar öncesinden duyurmasına rağmen,
“Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu” 2015 yılında yaptığı açıklamada "glifosatı muhtemel kanserojen bir kimyasal madde" olarak tanımlamasına ve 2 Temmuz 2019 tarihinde Avusturya Meclisi aldığı bir kararla AB içinde glifosat kullanımını yasaklayan ilk ülke olmasına rağmen,
Milliyet'in "yasak getirildi" diye yalan
söyleyerek haberleştirdiği Türkiye'de yürütülen glifosat davasında ise
"yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan kullanımına izin
verildiğine" yönelik karar verilmesine rağmen,
Her geçen yıl glifosat içeren tarım zehirlerinin ekonomik
kriz kaygısıyla kullanımının devasa oranda artmasına rağmen son yılların
verisini paylaşmayan @TCTarim Bakanlığı, bu zehri satan ziraat marketler ve kullanan
çifçiler sanki dillerini yutmuş gibi kalakalmış durumdalar.
Mesele sadece glifosat değil elbette. Bu madde sadece buz
dağının görünen kısmı. Yabani otların ve böceklerin yok edilmesi için
kullanılan piyasadaki neredeyse tüm zehirler her türlü canlı için zararlıdır.
Glifosat ise Türkiye'de çok ama çok yaygın kullanıldığı için önemli.
Yabani otlar ve böceklerle mücadelede daha çevreci çözümler
üretilmesi için var olan onlarca ziraat fakültesinin araştırma yapması gerekir.
Fakat görülüyor ki bu fakülte öğretim üyeleri bu zehir üreten firmalarda yüksek
ücretlere çalışabilmek için dört dönüyorlar.
0 Yorumlar
Yorumları buradan yazabilirsiniz.