Devlete Hücum!

Herhangi bir meslek değil de neden memurluk? Maaş, emeklilik, saygınlık için mi? Gelecekte de memurluğun şimdiki gibi mi olacağını zannediyorsunuz? Yoksa ezberle alınan yüksek sınav puanlarıyla hasbelkader girdiğiniz memurluğun yüzüne bile bakılmazsa ne yapacaksınız? 




Gelişmiş ülkelerde devlet dijitalleşip küçültüldükçe memur sayısı azaltıldı. Bu ülkelerdeki insanlar sivil dünyada kurdukları veya girdikleri işlerle ihtiyaçlarını karşılayacak kadar gelir elde edebiliyorlar. Devlet denetim, yani hakemlik ve yaptırım gücünden başka her türlü güçten çekilmiş durumda. 

Bizim ülkemizde ise her geçen yıl bir önceki yılı katlar şekilde memur alımı yapılıyor. Dünya üzerinde nüfusa oranla en yüksek memur sayısı bizdedir belki de.  İnsanlar akın akın yağmacı korsanlar gibi memurluk gemisine saldırıyorlar. 

ABD'de 19.yy'ın başında bir iki kilo altın bulunduğu söylenen bölgeler muazzam bir saldırı ile delik deşik edilmişti. Bu döneme "Amerika altına hücumu" deniyor. 

 Amerikalıların yoksulluktan ve bundan doğan para hırsıyla hücum ettiği altın madenleri kavramını ülkemizde devlet ve memurluk olarak görüyorum. Buna "devlete hücum" dersem, yanlış demiş olmam. 


Sivil bir biçimde girişimcilik yapmasına izin verilmeyen, tekelin karşısında hayata tutunamayan, teşviklerden yararlanamayan, savaşacak asker ihtiyacı olarak görülen, asgari ücret mi? memurluk mu? ikileminde bırakılan insanlar elbette memurluk hayaliyle yaşıyorlar. Bu hayali normal görmekle beraber, bu vesileyle insanların hayallerinin de başkaları tarafından belirlendiğini haykırmam gerek. 

İnsanın hayali belki de en mahremidir. Hayallerini bile başkaları belirliyorsa, işte insan tüm kişisel onurunu kaybetmiş demektir. Tenceresi kaynar ama şerefi olmaz, adaletsizlikleri görür ama tek ses çıkaramaz.

Eskiden, bundan birkaç on yıl önce memurluk makamı fazla rağbet görmüyordu. Az çok özel girişimler kayda değer gelir sağlıyor, insanlar kendi kendilerinin patronu olma bilinciyle bulutların üstünde süzülmeseler de hafifliyorlardı. 

Acaba memur olmak için debelenenler devletin milyonlarca insanın emeğinden alınan vergiyle yaşadığını biliyor mu? Bu vergilerin insanlara geri dönmesi gerek değil mi? Hayır! Memur olmak isteyen yığınlar bu vergileri istiyorlar. Ağızlarından salyalar akan yavru bir köpek gibi devletin kaynaklarını emmek istiyorlar. 

Dindar çevreler devleti "dinsiz" olarak gördüğü için, diğer çevreler devlette çalışmanın sıkıcı olduğunu düşündüğü için hep memurluktan uzak kalmışlardı. Aç kalmamak, en azından bir maaş alabilmek için, her şeyi deneyip başarısız olunduğunda ki en son tercih devlet memurluğuydu. Fakat günümüzde KPSS'ye altına hücum eder gibi 4 milyona yakın insan başvuruyor. Bunları atikliği törpülenmiş girişimciler, yetenekleri ve kabiliyetleri köreltilmiş ustalar olarak görmek gerek aslında. Aileler, okullar ve devlet, çocukları ezbere sınavlara yönelik yetiştirdikçe memur yapılan veya memurluk için yıllarca bekleyen, ama vasıfsız yığınlar yaratıyorlar. 

Hiçbir vasfa sahip olmayıp türlü torpiller ve ezberlenmiş sınav puanlarıyla memur olmaya hak kazanan kişinin aklındaki son keskinlikleri de körelmeye başlar. Onun bu körelmişliği toplumu da köreltir. Vasıfsız ama orta-üst derecede maaş alan bu kitle zamanla kendisini diğerlerinden üstün görerek adaletsizliğe sebep olur. Çünkü hak etmeden ortalama üzerinde maaş verilmiş, bu makama ehil olmadığı halde getirilmiştir.  Bu öyle bir adaletsizliktir ki toplumun helak gerekçelerinden biri olacaktır.

Gelecekte daraltılmış devlet anlayışıyla memurluğun gücü azalacak. İnsanlar memurluğu sokakta yaşamak mı, memur olmak mı diye en son tercih olarak görecekler. Bu yüzden hazırlanın. Hazıra konmak adına, aylık maaş adına, masa başı adına kişiliğinizi kaybetmemek için memurluk şeçeneğini en sona koyun. 

Gelişim için, sağduyu için, haksızlıklara karşı gelmek ve hayalleri gerçekleştirmek için önce özgür olmanız gerek. 

Yorum Gönder

0 Yorumlar