Çalışanların yarısından fazlasının asgari ücret aldığı
ülkemizde açlık sınırı büyük bir önem kazanıyor. Zam talep edenler zam
gerekçelerine bu rakamı da ekliyor. Peki bu açlık sınırı rakamı nasıl
belirleniyor? Gerçeği yansıtıyor mu?
Asgari ücret yevmiye ücreti olarak genelde vasıfsız işçiler
için üretilmiş bir kavramdı. Bu kavram yasalara ilk yazıldığı günlerde
çalışanların çok küçük bir bölümü bu rakam üzerinden gelir eder diye
düşünülüyordu. Fakat öyle olmadı.
Ülkemizde güvencesiz olarak kayıt dışı çalışanları da
eklediğimizde %55'ler seviyesinde bir asgari ücret oranı var.
Türk-iş'in verilerine göre,
Asgari ücret 2019 yılı için 2020₺.
Mart ayı açlık sınırı 2014₺
Türk-iş'in verilerine göre,
Asgari ücret 2019 yılı için 2020₺.
Mart ayı açlık sınırı 2014₺
Mart ayı yaşama maliyeti: 2454₺
Mart ayı yoksulluk sınırı: 6560₺
Mart ayı yoksulluk sınırı: 6560₺
Memurların ve emeklilerin maaşları ve farkları 6 ayda bir enflasyon oranında güncellenirken işçinin asgari ücreti 12 ayda bir yılbaşında güncelleniyor. Bu durum da yıl başında güncellenen asgari ücreti yıl ortası ve sonu ekonomik gelişmeler neticesinde değersizleştiriyor.
Türk-iş tarafından belirlenen açlık sınırı, çalışanların
yarısından fazlasının asgari ücret aldığı ülkemizde oldukça fazla merak edilen
bir kavram olmaya başladı. Bu rakam "aç kalmadan ve bu nedenle
ölmeden" yaşayabilmenin sınırı olarak ifade edilmeye başlandı.
Araştırma şirketlerinin yalnızca siyasi parti anketi yapıp,
seçmen analiziyle uğraştığı ülkemizde sendikalardan başka bu açlık sınırını
belirleyecek hiçbir kurum kalmadı. Üniversiteler bile bu işe girmekten
korkuyorlar. Disk gibi çeşitli sol sendikalar da asgari ücret araştırması
yapıyor fakat bildiğiniz nedenlerle devlet ve medya tarafından rağbet görmüyor.
Bu yüzden asgari ücreti belirleyenlerle işverenler arasında organik bir bağ
olduğundan şüphelenmeye başladım.
Bu kısa bilgilerden sonra açlık sınırının nasıl
belirlendiğine geçelim.
TÜRK-İŞ açlık sınırını nasıl belirliyor?
Türk-iş her ay sendikaya üye bazı işçilerin faturalarına,
gittikleri mekanlardaki enflasyona ve ülkenin genel durumuna baktığını iddia
ediyor. Buna göre, elde edilen ortalama veri de tüm Türkiye için geçerli
varsayılıyor. Dileyen Mart ayı için Türk-iş'in yaptığı şu açlık sınırı araştırmasını indirebilir.
Araştırmayı okuduğunuzda belki hemen farketmemişsinizdir diye söyleyeyim:
Araştırma sadece Türkiye'nin belki de en ucuz şehirlerinden olan
Ankara'da yapılıyor. Seçilen işçiler Ankara'dan seçiliyor, enflasyon ve hane
halkı giderlerinin belirlenmesinde Ankara'daki mekanlar tercih ediliyor. Siz de
bunları okuyunca görebilirsiniz.
Bilindiği üzere ülkeleri veya bölgeleri kapsayan
araştırmalar yoğun nüfusun olduğu yerlerden çok denek, nüfusun daha seyrek
olduğu yerlerden az denek alınarak yapılır. Böylelikle belirlenen veriler
gerçekten ülkenin veya bölgenin ortalamasını yansıtır.
Örneğin, ülkemizde ortalama boy oranını bulmak istiyorsunuz.
Fakat 82 milyon kişiye de ulaşabilme, hepsinin boyunu teker teker ölçme gücünüz
ve zamanınız yok. O halde geneli ifade edecek denekler toplamalısınız. Bunun
için araştırma evreni içerisine ortalama bir denek sayısı belirleyip (mesela
1.000 kişi) işe koyulmalısınız.
Erkek ve kadın oranı, yaş durumu gibi belirteçlerin dışında
yaşanılan yere göre de denek bulmanız, onlarla bu araştırmayı yapmanız gerekir.
Peki bu denekleri yalnızca Ankara'dan mı toplayacağız?
Tabi ki Hayır!
Tüm Türkiye'nin ortalamasını istiyorsak şehirlerin tüm
Türkiye nüfusuna göre oranını bulup(mesela İstanbul nüfusunun Türkiye nufüsuna oranı %18,6) örneklem olarak
alınan deneklerde de bu oranı aynen korumalıyız. Tabi doğruyu ve gerçeği
öğrenmek istiyorsak...
Türk-iş'in yaptığı açlık sınırı araştırmasının yalnızca
Ankara'da yapılmasının şöyle bir gerekçesi olabilir:
"Ankara Türkiye'de coğrafik olarak merkezde, tüm
tüketim malzemeleri buradan Türkiye'ye dağılıyor. Kendi kendine bir ortalama
oluşmuş olabilir"
Bu bütünüyle yanlış bir yaklaşım. Nüfusun çok büyük bir
bölümü Marmara, Ege ve Akdeniz bölgesinde yaşarken bu tezin hiçbir geçerliliği yok.
Tüketim malzemelerinin buradan dağılması(ki hepsi buradan
dağılmıyor) son tüketici olan vatandaşın evini, evindeki ekonomik durumu nasıl
yansıtabilir? Malzemeleri üreticiden çıktığı fiyatla alan, yiyen mi var ülkede?
Belli ki asgari ücreti, açık ve yoksulluk sınırını belirleyenler ve asgari ücret veren
patronlar verilerin düşük çıkmasını istiyorlar. Türk-iş'in açlık sınırı
rakamlarının düşük çıkması için bulduğu yöntem de bu ne yazık ki.
Dünya üzerinde böyle anlamsız, saçma bir araştırma daha yoktur.
Vatandaşın biri gelse "açlık sınırı nasıl belirleniyor?" diye sorsa,
"sadece Ankara'nın açlık sınırını belirliyor, ardından tüm Türkiye'ye
genelliyoruz" mu diyeceksiniz? Buna kargalar bile güler.
Bilindiği üzere 16 milyon nüfusuyla ekonominin merkezi
İstanbul, 5 milyonluk nüfusuyla başkent Ankara'dan neredeyse her yönüyle
pahalı. Ev, gıda, ulaşım el yakıyor. Peki İstanbullunun açlık sınırı ile
Ankaralının açlık sınırı aynı mı? Değil, ama aynı asgari ücreti alıyorlar.
Belirlenen asgari ücretin de Türk-iş tarafından açıklanan
açlık sınırına çok yakın olmasına da değinmek gerek. Türk-iş Türkiye'nin belki
de en ucuz şehrinde açlık ve yoksulluk sınırı araştırması yapmasına rağmen Nisan
ayında asgari ücret yine bu rakamın altına kalacak.
Hale bakın!
Türkiye'nin en ucuz büyükşehrindeki açlık sınırı, tüm Türkiye için
belirlenen asgari ücretin altında.
İstanbul gibi pahalı ve kalabalık yerlerde yaşayan
insanların vahim durumunu araştıracak birilerinin çıkacağı umuduyla...
0 Yorumlar
Yorumları buradan yazabilirsiniz.