Toprak işlemeden nasıl tarım yapılır?

Toprak işlemesinin toprak sağlığını olumsuz etkilediği bir gerçektir. Fakat yetiştirilen ürünün yabani otlarla rekabete girmemesi için toprak sürülmek zorunda kalınır. En azından toprak işlemesinin tek makul gerekçesi budur. Fakat toprak işlemesi yapmadan da otlarla mücadele etmek, toprağı yumuşatmak ve verimini artırmak mümkün.



 Başka bir gerekçe ise, göçebe hayvancılığın geliştiği bölgelerde hasat sonrası ve ekim öncesi dönemde tarlaların başkaları tarafından otlatılmasını engellemektir. Şuanda bile hala çobanlar, boş gördükleri her türlü araziyi mera olarak kullanır, başını kaldıran her bir otu dibine kadar hayvanlarına otlatırlar. Çoğu nadas tarlasında dikenden geçilmemesi bu yüzdendir. Çünkü sadece dikenler hayatta kalabiliyor.

Özellikle sonbahar sürümlerinin en başat gerekçesi budur: Tapulu tarlalarında hayvan otlatılmasını engellemek. Aksi halde arazi üzerinde otlayan hayvanların ağırlığı toprağın sıkışmasına da neden olacaktır.

Fakat bu gerekçeler ne çiftçilerce ne de çobanlarca önemsenmez. Onlara toprak sürme gerekçesi sorulduğunda, "toprak hava alsın diye, suyu daha iyi çeksin diye, yumuşasın diye" gibi nedenler öne sürerler. Halbuki tüm bu gerekçeler bir safsatadan ibarettir. Çünkü, toprağın hava alması için tersyüz edilmesi toprağın havasız kalmasına, yağmur suyunu ememesine ve daha da sertleşmesine sebep olmaktadır. 

Yani sonuç gerekçelerin tamamen tersi olur.

Peki nasıl olacak da toprak işlemesi yapmadan ürün yetiştireceğiz?

Bunun için bir çiftçi veya hobici, arazini iyi tanımalı, ne kadar yağış düştüğüne kadar bilgi sahibi olmalıdır. Tabi arazisinin aşırı otlatılmasına izin vermemelidir. Ardından arazisine uygun ürünleri, toprak bir gün bile çıplak kalmayacak şekilde dönüşümlü veya karışık ekmelidir. 

Güneşten her gün belli oranda güneş ışığı düşer. Bu ışık hayatın temelidir ve bitkiler bu ışıkla fotosentez yaparak enerjiyi taşınabilir, yenebilir ve yakılabilir kılarlar. Aynı şekilde her bitki güneşten elde ettiği enerjiyi kökleriyle topraktaki mikro organizmalarla takas ederek gerekli elementleri temin eder. 

Bu durum toprak altındaki besin ağının sadece başlangıcıdır.

Yani her çiftçi en azından bitki ile toprak arasındaki simbiyotik ilişkiyi öğrenmelidir.

Çiftçi toprağını sürdükten sonra çıplak bıraktığı süre zarfındaki güneş enerjisinden faydalanamaz. Ayrıca toprak tersyüz edildiğinde mikroorganizmaların yaşam alanları tahrip olur. Her toprak sürme faaliyeti bu mikro organizmaların tüm kazanımlarını kaybederek baştan başlamasına neden olur.

Örneğin, İç Anadolu bölgesindesiniz. Bu bölgede sezon sonunda organik madde için buğday ve azot için fiğ ekebilir ve bahar sonuna kadar bekleyebilir. Yaz sezonu geldiğinde ise tüm bu bitki örtüsünü biçip yatırıp, yuva açarak fidelerinizi veya yazlık danelerinizi ekebilir, dikebilirsiniz. 

Bitki örtüsünü sonlandırmak zor olabilir. Bu yüzden buğdaygiller başağa kalktığında ve daneler süt olum aşamasındayken, fiğ ise %80 çiçeklendiğinde biçilirse tamamen ölürler. Bir gün beklemeden yazlık ürünlerinizi direk bu bitki anızının arasına ekebilirsiniz. Biçme sonunda toprak örtüldüğü için ciddi bir yabani ot sorunu yaşamadığınız gibi sulama maliyetiniz de düşecektir.

Buna cover crop yani örtü bitkisi denir. Toprak sürülmez ve sezon dışında toprakta her zaman bitki vardır. Yani bir nevi bitkiyle nadasa bırakmak da denilebilir.

Kökler toprak altında kalarak çürümeye başlayacak ve gübreleşecek, yüzeydeki üst aksamlar da malç görevi görecektir. Bu şekilde hem gübre hem de su tasarrufu sağlamanın yanında, harcadığınız emek gücünde de dramatik bir azalma yaşayacaksınız. 

Toprak çok sıkışıksa, pulluk katmanı gibi katmanlar oluşmuşsa bir defaya mahsus sürülmesinde bir beis yoktur. Özellike dipkazanla veya riperle bu katmanları patlatmak en akıllıca seçim olacaktır.

Toprağı sürmediğiniz ilk beş yılın sonunda mikoriza mantar kolonileri, toprak altında muazzam bir alandan bitki için gerekli elementleri şeker karşılığı bitkinize verecekler.

Kendim nasıl domates yetiştiriyorum?

Toprağı sürmeden, çapalamadan yaz sezonunun sonuna doğru karıncaların yuvalarına yerleştiği, göçmen kuşların göç ettiği dönemde yağmurlu bir günde buğday ve fiğ tohumlarını araziye savuruyorum. Toprak yeterli derecede nemliyse bu tohumların büyük bölümü çimlenecek ve yukarda anlattığım aşamalar başlayacaktır. 

Ardından uzun bir kış beklemesinden sonra buğdaylar başak verdiğinde ve danelerden süt çıkmaya başladığında, fiğ ise %80 çiçeklendiğinde biçiyorum ve tüm bu bitki kalıntılarını oldukları yere bırakıyorum. Duruma göre 1 gün bile beklemeden demir bir fide dikme aparatıyla sıra ve bitki aralarını hesapladıktan sonra fideleri yuva açıp dikiyor ve can suyunu veriyorum. işin sorununda şöyle bir görüntüyle karşılaşıyorum. 


Burada gördüğünüz ekin sapları yerinde yetişti ve biçilerek yatırıldı. Toprak işlenmedi ve hala yumuşak. 40 metrekarelik domates açık alanımdan 26 kavanoz salça, 45 kavanoz (%10'u biber) domates konservesi yaptım. Taze tükettiklerim de cabası. Hedefim bu verimi ikiye hatta üçe katlamak ve bunu sadece sulayarak yapmak.

Şu anki görüntü de bu: 



Yorum Gönder

0 Yorumlar