Afganistan, Kenevir ve Haşhaş ile Yoksulluktan Kurtulabilir mi?

20 yıllık savaştan sonra ABD, dünyanın en yoksul ülkelerinden olan Afganistan'dan çekilmiş ve Taliban, yeniden yönetime gelmişti. O günden bu güne 6 ay geçti. Fakat yoksulluk daha da katmerlendi. Ülkede bilgisayar kullanmayı bilen birisini bulmak, samanlıkta iğne aramaya eşdeğer. Açlıkla ve yoksullukla boğuşan Afganistan halkının tek kurtuluşu "düşük maliyet yüksek getiri" modelli bir tarım devrimi.


Türkiye'nin coğrafi konumu gereği Avrupa'ya açılan bir göçmen köprüsü olması, Orta Asya'daki kargaşalardan doğrudan etkilenmesi sonucunu doğuruyor. Afganistan'ın halkına umut vadedememesi Türkiye'ye büyük bir göç akınına neden olacaktır. Bu yüzden Afganistan'ın halkının refah artışı Türkiye'nin huzuru için elzemdir.

Afganistan, eski hükümet döneminde savaş nedeniyle kapsamlı bir tarım politikası geliştiremedi. Halkın büyük çoğunluğu kayıtdışı çalışıyor ve kayıtdışı yaşıyordu. Çünkü bu çoğunluk, devleti asla benimsemiyordu. Halkın büyük çoğunluğu Taliban'ı destekliyordu. Böyle olunca da eski hükümet ekonomik anlamda Batılı şirketlerin temelsiz kâr odaklı politikalarının esiri olmaktan öte gidemedi; halka umut vadedemedi. 

Taliban ise, o dönemde takas aracı olarak dolar ve buğdayı kullanıyordu. Halkın nefretini dönemin hükümetine odaklamak ve elbette para kazanmak için gıda ürünleri yerine kenevir gibi pahada yüksek ürünlerin ekilmesine ses etmiyordu. Taliban bu şekilde Afganistan'ın alt sınıfına göre daha da zenginleşti ve işin sonunda hükümeti ele geçirdi. 

Hükümeti ele geçirmelerinden sonra çift başlılık ortadan kalktığı için tarımın genel planlarla yürütülmesi daha mümkündü. Halkın devletini benimsemesiyle kayıtdışılık azaltılacak ve vergi çarkları dönecekmiş gibi düşüldü. Fakat bu yarım yılda ne yazık ki pek bir değişiklik olmadı.

Elbette daha yorum yapmak için çok erken. Bir tarım mevsimi geçmeden böyle kesin konuşmamak gerekiyor. Fakat görünen köy de kılavuz istemiyor. Çünkü Taliban içerisinden bazı tuzu kuruların çatlak sesleri yükseliyor.

Afganistan çok aşırı dağlık ve yüksek bir konumda. Bu konumu gereği bitki vejetasyon(gelişme) süresi çok kısa. Yani hızlı gelişip mahsul verecek kenevir ve haşhaş gibi değerli ürünlere ihtiyaç var. Ayrıca eriyen karların oluşturduğu dere yatakları ve yamaçlar permakültür tasarımlarıyla tarıma uygun hale getirilebilir. 

Taliban üyeleri 20 yılını dağlarda geçirdiği için teknolojik imkanlara uzak kalmışlardı. Devleti yönetmek için bilgisayar kullanmayı bilen personel ordusu açığı vardı ve bu açık hala kapatılamadı. Var olan kalifiye personellerin, bilim adamlarının ve mühendislerin büyük bölümü ülkeyi malum sebeplerle terk etti, kalanlarsa Taliban için çalışmayı, teklif gelse dahi şimdilik reddediyor. 

Taliban'ın bir kısım personeline buğday ile ödeme yaptığı bilinen bir gerçek.

Afganistan'da şuanda dünyanın en yoksul ülkelerinden birisi. Ülkede besin yetersizliğinden ölüm oranlarında rekorlar kırılıyor. Yıllar önce Afrika'da gördüğümüz açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocuk görüntülerini ne yazık ki Afganistan'da da görüyoruz. 

Elbette Afganistan'daki fukaralık hali Taliban ile başlamadı. Ülkenin zihinsel yapısı belki de yüzyıl süren savaşlar nedeniyle baskılanınca kim başa geçerse geçsin durum değişemedi. Birisinin veya bir ilkenin, halkı arkasına alarak şu makus talihi değiştirmesi gerekiyor.

Taliban şuanda çoğunluk desteği alan bir hükümet olduğu için şanslı konumda.

Taliban kontrolündeki çiftçiler kenevire yabancı değiller elbette. Yıllardır Taliban idarecilerinin desteğiyle haşhaş ve kenevir ekiyorlar. Hatta dünya çapında üretimde rekorlar kırıyorlar. Fakat Taliban'ın otorite konumudaki "alimleri" bu üretime karşı çıkıyorlar.

Bireysel bölge idarecilerinin, "alimlerin" ve çiftçilerin ülke çağında tarımsal kalkınma kaygısının olduğuna inanıyorum. Olsaydı geçen bu altı ayda tarımsal devrim çalışmaları başlatılırdı.

Bir örgütü yönetmekle bir devleti yönetmek çok farklı şeylerdir. 90'lardaki deneme elbette bir tecrübeydi ama aynı zamanda bir felaketti. Taliban bütün enerjisini, yoksulluğu önlemek için değil muhaliflerini ekarte etmek için harcıyordu. Aynı hataya tekrar düşecekler mi? Bunu zaman gösterecek.

Bir devletin temel gayesi halkını aç ve açıkta koymamak olmalıyken Taliban, geçmişten ders çıkarmamış gibi şu anda yaşanan kıtlığa karşı sabredilmesi gerektiğini ve uyuşturucu hammaddeleri üretmemeleri gerektiğini tavsiye ediyor. Diğer taraftan da üretilen bu ürünlerden gelir elde eden Taliban bölge idarecilerini görmezden geliyor. Kenevir ve haşhaş tarımının engelleneceğini söylüyor ve bu nedenle yabancı ülkelerden yardım dileniyor. Bu konu hakkındaki tüm itirazları sümenaltı etmeye devam ediyor. 

Taliban iktidarda değilken kenevir ekimi merkezi kontrolle yapılmıyordu. Bölge sorumluları bunun "günah veya haram" olup olmamasını önemsemiyorlardı; çünkü ortada biat edilecek bir İslam devleti ve şeriatı yoktu. Fakat şuanda Taliban içersindeki bazı otoriteler, bunca açlığa rağmen kenevirin ve haşhaşın üretilmesine karşı çıkıyorlar.

Nasıl ki bir Müslümanın şaraplık üzüm üretmesi haramsa, bir Müslümanın esrarlık kenevir üretmesinin haram olduğunu söyleyebiliyorlar. Halbuki bu iki ürünün de tıp alanında muazzam bir kullanım alanı var.

Ülkede kayıtdışı olarak çok yüklü miktarda esrar üretimi zaten söz konusu. Bu fiiliyat ortada dururken, resmi bir yasak getirdiğinizde sadece yasadışılığı artırır ve dolaylı olarak bu gelirden sadece üç-beş kişinin faydalanıp halkın genelinin faydalanmasını engellemiş olursunuz. 

Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük, halkın kazancının halktan gizlenmesidir.

Kenevir, sadece tozlaşmamış çiçek kısmından yapılan esrar için değil; iplik, biyoyakıt ve ormanlaştırma öncesi toprak örtüsü olarak da kullanılabilir. Tohumunun yağı besin olarak tüketilebilir, yaprakları yenebilir, çay yapılabilir. Fakat esrarın, THC ve CBD'nin insan sağlığına yararlarına, binbir türlü hastalıkları iyileştirdiğine dair onlarca klinik araştırma var. Haşhaş da aynı şekilde bin çeşit tıbbi ilaca dönüştürülebiliyor.

Bir ülkenin tarım politikası diğer her şeyden daha önemlidir. Önce karınlar doyar sonra kadın ve çocuk hakları gündeme gelir. Önce refaha kavuşulur sonra özgürlük için gerekirse can verilir. Fakat boş bir mideyle neyi savunabilirsiniz?

Mümkün olan en az maliyetle mümkün olan en yüksek geliri, doğayı en az tüketerek elde etmek ancak onarıcı ve doğal tarımla mümkün. Ülkede ortalama gelir yükseldikçe özgürlük talepleri de artacak ve 3. taraf emperyalist bir ülkeye gerek kalmadan halk kendi kendisi özgürleştirecektir. 

Afganistan'ın başka bir kurtuluşu yok.

Yorum Gönder

0 Yorumlar