Mahkeme Görüntüleri Neden Yayınlanmıyor?

Her yargı kararında şöyle yazar: "TÜRK MİLLETİ ADINA" Peki Türk milletinin bu kararlardan haberi var mı? Yok. Türk milleti adına karar veriliyor, ama Türk milletinin bundan haberi yok, öyle mi? Ne yazık ki Evet. İşte 21 yy. Türkiye'sinin hali budur. 



Eski çağlarda davalar şehrin meydanlarında görülürdü. Adalet meydanda tesis edilir, vatandaşlar da işi gücü bırakır bu davaları pür dikkat izler ve günlerce yorum yaparlardı. Aleniyet adaletin temeliydi.

Anlaşmazlık halinde mahkemenin kimin lehine, hangi kanıtlarla karar verdiği toplum için önemliydi. Çünkü her vatandaşın yolu bir gün bu mahkemelerle kesişebilirdi. Herkes böyle bir durumda nasıl yargılanacağını önceden tahmin edebilirdi. Bu durum da "yargılasınlar, gerçek er ya da geç ortaya çıkar" bilincini oluşturuyordu.

Halkın izlediği davalarda görevli hakimler, savcılar hatta avukatlar ise, davayı mümkün olduğunca adil bir biçimde yönetmek ve karara bağlamak, somut kanıtlarla iddia etmek ve sağlam bir şekilde savunmak zorunda kalırlardı. Yoksa halk vicdanı, adaletsizliği kabul etmezdi.

İnternet olanaklarının tarihte hiç görüşmemiş bir şekilde çoğalması mahkemeleri daha adil yapar diye, her telefonun önüne, arkasına bir boncuk gibi dizilen kameralarla artık kamusal hayat daha şeffaf olur diye hayale dalmış olabilirsiniz. Fakat Türkiye'de bunun tam tersi oldu. 

Teknoloji hiç gelişmemiş gibi Türkiye'de hala dava görüntüleri yayınlanmıyor. Özellikle önemli davaların kararlarına ulaşmak için bile adliyeden bir tanıdığınızın olması gerek. Sözde herkes duruşmaları izleyebilir, deniyor, fakat genelde bazı meraklılar dışında kimse bu duruşmaları "bana ne" diyerek izlemez. 

Çünkü ülkemizde yargılamaların zaten kendisinin sorunlu olduğu herkesçe bilinmektedir. Millet bunu gözüyle görüp de ne yapacak? 

Aslında çok şey!

Özellikle emsal teşkil edip içtihat oluşturabilecek davaların yayınlanması yargılama görevlilerinin daha sorumlu davranmasına, bu görüntüleri izleyen insanlarda ise hukuki bilinç oluşmasına yarayacaktır. Hukuki bilincin oluştuğu bir toplumda isteseniz de adaletsizliği yayamazsınız.

Çarşıda, işte, kahvehanede, evde, okulda, camide davaların tartışıldığını bir hayal edin.

Bugün ilkokul ve lisede hukuk dersi verilmemesi, mahkeme kararlarını geçtim, bu eşsiz görüntülerin yayınlanmaması toplumda muazzam bir ilgisizliği doğuruyor. Aslında kendisini idare eden kanunları bilmeyen, kendisi adına alınan kararları önemsemeyen yığınları "reaya" gibi görerek daha kolay yönetebilirsiniz. 

Mahkeme görüntülerinin toplumsal tepkiye yol açabileceğini düşünen "halk için, halka rağmen"ci ekibin neden halktan çekindiği böylelikle daha kolay anlaşılıyor olmalı. 

Buradan şu sonuç çıkar:

Milletin oyunu, vergisini ve evladını asker olarak almayı biliyor, ama milletin bilinçlenmesini istemiyorlar. 

Türkiye'de önemli mahkemelerde hala ressamların görev aldığını biliyor muydunuz? Bunca kamera ve yayın teknolojisinin göbeğinde hala bu çağdışı uygulamada ısrar etmek, aslında adalet sisteminin geldiğini noktayı ayan beyan ortaya koyuyor kanımca.

Osman Kavala davasını izleyen bir ressam tarafından çizilen savunma görüntüsü. 

Hukuki bilincin oluşabilmesi ve halkın davalara daha çok ilgi göstermesi için mahkeme görüntülerinin yayınlanması elzemdir. Türk milleti adına verilen kararların nasıl verildiğini, yargılamanın nasıl yapıldığını görmek Türk milletinin hakkıdır! 

Musa, neden on emri sözlü olarak ezberletmekle yetinmemiş ve yazıya geçirmiştir? Kendisinin bir gün öleceğini bildiği ve toplumsal anlaşmazlıkların bu on emirle giderilebilmesi için, değil mi?

Peki bu kurallara uyulup uyulmadığını kim denetleyecek?

İşte bu noktada kavmin ta kendisi devreye giriyor. 

Milletin kendi hakkında alınan kararları televizyondan, radyodan  veya internetten izlediğini hayal edin. Tartışma programlarında sanıkların ifadelerinin analiz edildiğini, verilen kararların sorgulandığını ve savunmaların irdelendiğini göz önüne getirin. 

Bilinçsiz bir halkın önüne sandık koymanız, o toplumu bilinçli hale getirmez. Diğer her türlü kamusal bilgiden yoksun bırakılan halk, her zaman yönlendirilmeye açıktır. Fakat hayatın her zerresini akıl süzgecinden geçiren bir halkı yönlendiremezsiniz.  

Böyle bilinçli bir halk hiçbir şekilde yönlendirilemez, ama yasacıları, idarecileri ve hukukçuları yönlendirebilir.

İşte bilinçli toplum budur.

Yorum Gönder

0 Yorumlar