Kim Ulan Bu Alexandria Ocasio-Cortez, Namıdiğer AOC?

ABD'de son yılların en etkili genç siyasetçisi AOC'nin kim olduğunu şimdiden yazayım dedim. Gelecekte "buralar eskiden dutluktu" demek işten bile değil. Bu hanımefendi yırtıcı tavrıyla gerçekten gelecek vadediyor. Nasıl mı?, neden mi? Buyrun o zaman...



Newyork Bronx’da işçi sınıfına mensup bir ailede dünyaya gelen AOC, ilçe dışındaki bir devlet okulunda okudu. Boston Üniversitesi’nde ekonomi ve uluslararası ilişkiler bitiren genç siyasetçi, babasının vefatı sonrası ailesine destek için garsonluk yapmaya başladı. Senatör Ted Kennedy ile çalışarak siyasete adım atan Ocasio-Cortez, o dönemde hala okul harcını ve kredilerini ödemeye devam ettiğini belirtiyor. İşçi sınıfının çektiği sıkıntıları birebir yaşadığını her fırsatta dile getiren Cortez, Temsilciler Meclisi’ne seçildikten sonra ilk maaşı yatmadan Washington’a taşınamamış.

Halktan biri izlenimi veren  Ocasio-Cortez için sempatik haberler yayıldıkça genç siyasetçinin ünü özellikle sosyal medyada yayıldı. Trump’ın ardından sosyal medyada en fazla etkileşime sahip siyasetçi haline gelen AOC’den  ABD kamuoyunun bir hayli umutlu olduğu görülüyor.

Aslında beni ne bu sempatikliği ne de ABD kamuoyunun ondan umutlu olması ilgilendiriyor. AOC hakkında yazı yazma isteğimi doğuran şey onun zenginlik kavramına yaklaşımında yatıyor. O, tüm çıplaklığıyla aşırı zenginliğin devleti hakimiyetine alarak yoksul kitleler yarattığını söyleyen birisi. Hatta zenginliğin sınırlandırılmasını savunan dünyadaki ender siyasetçilerdendir kendisi. 

Bu cesaret karşısında yazı yazmayayım da ne yapayım? 

Birkaç örnek video ile yazımıza devam edelim: 

Cambridge Analytica skandalı nedeniyle ifadeye çağrılan Facebook CEO'su Mark Zuckerberg'i sorgulayan kim dersiniz? 

Videoda İngilizce altyazı olduğu için siz otomatik Türkçe çeviri yaparsanız sağlam bir altyazıya kavuşabilirsiniz. 

Dünya'nın en zenginlerinin hukuk önünde, halkın temsilcilerine karşı hesap vermesi beni her zaman mutlu etmiştir. Türkiye'de kamuoyu önünde, kameralar karşısında duruşma yapılmadığı için uzak geliyor bize. Fakat eski çağlardan bu güne duruşmalar her zaman meydanda yapılmıştı ve bütünüyle aleniydi. Fakat son yıllarda kapalı kapılar ardında adaleti tesis etmeye çalışan bir hukuk sistemi ile karşı karşıyayız.

Zenginin çok, fakirin az vergi vermesi meselesini daha önce onlarca defa yazmıştım. İşte ilk defa bir siyasetçi bunu dillendiriyor. Dillendirmekle kalmıyor tasarılar yapıp halk önünde savunuyor. Fakat öyle bir tasarı ki bu Wall Street'ten tutun, Rockefeller malikanesine kadar şok etkisi yaratıyor. Neden mi?

Çünkü AOC'nin önerdiği vergi oranı %70! de o yüzden.

Benim en beğendiğim tasarılarından biri olan multi miyonerlerin ve milyarderlerin servetlerine %70 'ye varan marjinal vergi koyulmasını savunan Cortez'in bu videoda ne demek istediği açıklanıyor. 

Ama şöyle söyleyeyim bu kadın öyle kolay kolay korkmuyor.



Zengin zenginkeştikçe, fakir fakirleşir. Sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçları gidermek mümkün değildir. Zaten mesele ihtiyaç değil, ihtirastır. Biriktirilip olduğu gibi büyüyen servetler halk üzerinde hegemonyaya dönüşür. Dolayısıyla bu ihtirasları sınırladıkça da yoksulluk, ve yoksulluktan doğan şiddet azalır. Bunu AOC söylemiyor, ben söylüyorum.

İşte AOC ise bu son videoda zenginliği ve fakirliği tartışıyor ve şu vicdani lafları söylüyor: 

"kimse milyar dolar kazanamaz, alır"

"hiçbir milyarder masum değildir!" 



Görüldüğü gibi Alexandria Ocasio-Cortez milliyetçiliğin, ırkçılığın ve dinciliğin sarıp sarmaladığı 21 yüzyılda safını çok sağlam bir şekilde belli ediyor. "Onlarca yıldır bizi oyaladılar ama gözümüz açıldı" diyor. Asıl mesele bu... Bizler de vatandaş olarak devletin aslında gerçek sahibi olduğumuz, vergi verip, askere gittiğimiz bilinciyle bu safları sıklaştırmalıyız. Bu yüzden söz konusu şahsiyet ABD'deymiş, şuralıymış, buralıymış önemli değil. Asıl mesele zenginlik ve yoksulluk meselesidir. Siyaset bunun için yapılır. 

"Bütçeyi nasıl dağıtacaksın ve halka bütçeden ne kadar aktaracaksın?" 

Sorusuna cevap vermeyen bir siyasi grubun arkasından gitmek kadar aptalca bir davranış olamaz. Onların arkasından giden aslında sömürücülerinin arkasından gitmiş olur.

Siyaset kurumuna güvenin azaldığı bu ortamda AOC ilaç gibi geliyor. Fakat tekrar söylemekte yarar var: Her insan gücü ele geçirince düşmanına benzeyebilir. Hatta verdiği sözleri bile unutlabilir. Umarım AOC bir gün Başkan olduğunda veya daha yetkili bir mevkiye geldiğinde bu sözlerini unutmaz.

Odağımızı ve enerjimizi saçma sapan konulara harcayacağımıza asıl meselelere odaklanma vakti geldi de geçiyor. 

Yorum Gönder

0 Yorumlar