"SİLİVRİ SOĞUKTUR ŞİMDİ" SÖZÜNÜN İKİ ANLAMI

İktidar yargıyı boyunduruğa geçirerek tüm eleştirileri cezalandırırken toplumun zihninde cezalandırılmamak için susanlar, korkudan çenesi kilitlenenler için yeni bir tanımlama kullanılmaya başlandı. "SİLİVRİ SOĞUKTUR ŞİMDİ"

Bilindiği üzere Silivri cezaevi siyasi tutukluların bulunduğu en büyük hapishanelerden birisi. Ergenekon, Balyoz ve Şike davalarının davalıları burada iğrenç koşullarda tutulmuştu. Daha sonra devran dönmüş ve bu davalarda tutuklananlar beraat etmiş, yerine eski  yargı üyeleri tutuklanarak bu cezaevine yine iğrenç bir biçimde atılmıştı. 

Böylelikle toplumun zihninde bir "Silivri cezaevi" heyulası oluştu. Geçmişte de Mamak ve Sincan cezaevleri için, Diyarbakır cezaevi için de böyle tanımlamalar yapılmıyor değildi. Dönemin güçlü iktidarı, ifadelerinden, düşüncelerinden, inançlarından dolayı binlerce kişiyi bu cezaevlerinde terbiye etmeye yeltendi. Daha sonra FETÖ ile işbirliği yapan iktidar, jopları eline geçirerek Mamak'ın ve Sincan'ın intikamını alır gibi Silivriyi oluşturdu. 


Silivriyi hiç gidip de görmesek de gidip görmüş kadar biliyoruz. Koskoca ilçede sadece bir devasa cezaevi var zannediyoruz. 

"Silivri soğuktur şimdi"

İnternet ortamında gün yüzüne çıkan bu tanımlama korkudan sinen, cezalandırılmamak için taklalar atanlar için kullanılıyor genellikle. Gerçekleri söylemekten tereddüt edenler için, siyasi iktidarın jobunu yememek için, elindekini avucundakini kaybetmemek için, ailesini dağıtmamak için, susanlar için kullanılıyor bu slogan. 

Toplumsal ferasetin varlığına inanan biri olarak, bu tanımlamayı duyduğumda topluma saygım biraz daha artmıştı. Fakat bu saygı kısa süre içerisinde bir çeşit kızgınlığa dönüştü. 

Gönderilerin altına "Silivri soğuktur şimdi" diye yazanların kendi profillerini, hesaplarını kontrol ettiğimde eleştiri namına tek bir yazı parçası bile bulamıyordum. Köşede bir yerde cesaret edip bir şeyler yayınlayanlara yönelik bir baskı aracı haline dönüşüyordu bu yargı cümlesi. İnsanların pısışının bir kabullenişine dönüştürülüyordu.

Bu cümle başlangıçta aslında bir dışavurumdu. Toplumun asli sorunlarının dillendirilmesine yönelik toplumsal bir tepkiydi. Toplum "benim esas sorunlarımı dillendirmekten korkma" diyordu aslında. Ama esas sorunlar dillendirildiğinde katlanılacak acılara ortak olmuyordu o toplum. İktidarın jobuna elini uzatmıyordu. Cezaevine girenler için "çok abarttı, biraz sözlerine dikkat etmesi gerekirdi" diyorlardı. 

Zaman içerisinde bir alay malzemesi haline getirilerek her güzel feraset cümlesinin başına gelen şey bu güzelim sloganın da başına geldi ve anlamı boşaltılmaya çalışıldı.

İfadesinden, düşüncesinden, inancından dolayı yargılanıp tutuklananların halini hiç mi hiç düşünmeyenler bu tanımlamayı kullanmaya başladılar. Böylelikle toplumun asli sorunlarını cesaretle ulu orta dillendiren kimse kalmadı. 50 yıllık sanatçılar bile dokunulmaz değiller artık. Anayasal dokunulmazlıkla korunan milletvekilleri bile sinip oturuyorlar bir kedi gibi. 

Silivri'ye düşmemek için ne yapmalı?

Pısıp oturup izlemeli mi?
Söyleyeceğimizi daha bir usturuplu mu söylemeli?
Diklenmemeli mi?
Hakikati dillendirmemeli mi?

Bence Silivri bir korku aracıdır ve bu slogan bunu açıkça anlatmaktadır. Şaşırtıcı ama bunu herkes de bilmektedir. O halde yanlış olan nedir? Cezaevine atılacağız diye susmak, bizi daha da kötüye götürmez mi? İktidarın daha da şımarmasına neden olmaz mı? Gezi'yi unuttuk mu?  Daha bir kaç hafta önce toplu eylemlere başlayan "Sarı Yelekliler"  yapılan zamları engellemediler mi?

"Silivri soğuktur şimdi" sözünün ortaya çıkış dinamiklerini destekliyorum. Bir yönüyle insanların korkusunu dışavurumcu bir dille anlatıyor. Eveleyip gevelemeden "SİZ KORKAKSINIZ!" diyor. 

Ancak diğer anlamı, Silivri ile korkutarak "Ayağını denk al" diyor.