Ali Babacan'ın Erdoğan'ı Bahçeli'den uzaklaştırma hareketi

Ahmet Davutoğlu'nu reddeden Ali Babacan  Abdullah Gül'ün ağabeyliğiyle beraber parti kurmak için çalışıyor. Son yılların ekonomik krizleri olurken tek laf etmeyen bu kişi görev bilinciyle mecliste grup kurup Erdoğan'ı tedirgin etmek, varsa şöyle güzel pozisyonlara oturmak istiyor.





Parti ha kuruldu ha kurulacak derken ben her zaman durduğum yerde duruyorum. Bu kişiler parti kursalar da yarın bir gün Erdoğan'ın teknokratı olmak, yani bakanlık veya cumhurbaşkanlığı yardımcılığı koltuğuna oturmak arzusundalar. Erdoğan'ı milliyetçi despotik gömlekten çıkarıp biraz daha dolara iyi gelen bir gömlek giymesini sağlamak için çabalıyorlar. Yani bir nevi Erdoğan'ı Bahçeli'den uzaklaştırma hareketi. 

Onca seçim geçmesine rağmen Babacan hiç mi hiç böyle bir oluşuma yeltenmemişti. Bazı insanlar çevrelerinden gelen övgüler neticesinde kendilerini yükseklere çıkarırlar. Onun içindir ki güzelliklerin, doğruluğun övülmesi değil, çirkinliklerin, yanlışların yerilmesi gerekir. Eleştirilmeyen insan daha kötüye gitmeye mecburdur. Ali Babacan'da bu aşırı övgülerle ekonomik bunalım döneminde bir kurtarıcı edasıyla birilerini oluşumuna katmaya çalışıyor.

Muhtemelen Ali Babacan yakın çevresi tarafından övülüp övülüp bitirilemiyor. Çünkü kendisinin telefon rehberinde Avrupalı ve Amerikalı zenginlerin numaraları var. Onlar da Ali Babacan'ın sözünü dinlerler. 

Para kazandıran bir adamı kim sevmez? 

Dolara iyi gelen birisini kim sevmez?

Ekrem İmamoğlu için de aynı tanımlama yapıldı. Ilımlı konuşması, sağduyulu tavrı neticesinde ona da "dolara iyi gelen başkan" dendi. Muhtemelen Ali Babacan'ı bu durum hareketlendirdi. " Benim İmamoğlu'ndan ne farkım var. Sağduyuysa sağduyu, ılımlılıksa ılımlının kıralı benim" dedi. 

Türkiye açısından "dolara iyi gelen bir adam" olan Ali Babacan, yurtdışı zenginler açısından "cebe iyi gelen adam" olarak görülüyor. Bu durum da "para değil, insan biriktir" mottosuyla Cocacola'nın yıllarca CEO'luğunu yapmış Muhtar Kent'in yöntemini hatırlatıyor. Gerçekten de kapitalist bir ortamda para yapmak istiyorsan telefon rehberini kasaya para doldurur gibi doldurman gerek. 

Bu anlattıklarım bir girişimcinin zenginlik hayalini gerçekleştirmesi için geçerli. Fakat iş devlet ve ülke ekonomisini yönetmeye gelince değişiyor. Devlet, her ne kadar Erdoğan onu bir aile şirketi olarak yönetmeye çalışsa da bir özel mülk değil. İlla Türkiye'ye şirket diyeceksek 82 milyon insanın eşit hisseye sahip olduğunu söylememiz gerek. Yani herkes eşit tassarruf ve yönetim hakkına sahip. 

Erdoğan'ın "ümmeti bölmeye hakkınız yok" lafı da tam anlamıyla rezalettir. Ne yani bir adam partiden ayrılıp yeni bir parti kurduğunda peygamberin destekçisi olmaktan vazgeçmiş mi oluyor? Ümmet kelimesi Sünni litaratürde peygamberin destekçileri, Müslümanların tümü olarak kullanılır. Erdoğan bu lafıyla ümmeti kendisinin destekçileri olarak algıladığını haykırmış oldu. 

Ali Babacan ve destekçileri bunca sene dışlanmış olmalarına rağmen, onca şey yaşanırken ses etmemeleri, asla ama asla özeleştiri bile yapmamaları onları zihnimde farklı yerlere taşıyor. Ne yani? Sırf Erdoğan'ın %50+1 alması önüne engel koymak için mi parti kuruyorsunuz? Bunu savunuyorsanız sizler, Erdoğan MHP'yerine bizi tercih etsin, ortaya Erdoğan için bir alternatif koyalım ve ittifakına veya parti bünyesine bizi de alsın derdindesiniz demektir.

Ülkenin artık dolara iyi gelen bir lidere ihtiyacı yok. Dolara bağımlılığı azaltacak bir sisteme ve bunu gerçekleştirecek toplumsal talebe ihtiyacı var. 

Halkın sorunlarını görmezden gelip sırf zenginlerin hoşuna gidiyor diye birisinin destekçiliğini yapmak büyük yanlıştır. Halkın asli problemlerini görmeyen aristokratlara, "halk bilmez ben bilirim" deyip zenginlerin uşaklığını yapan teknokratlara, eskiden paşaların sahip olduğu villalara sahip olmak için ehil olmayanları ehil gibi gösteren gazetecilere artık ihtiyacımız yok. Bunlardan medet ummak tarihi ibret almadığımız için tekerrür ettirmek demektir. 

Erdoğan'ı eleştirmeyip ondan daha iyi bir yönetim sergileme amacı gütmeyen bu yeni oluşumlardan zerre umudum yok. Mecliste 20 kişiyi para ile satın alıp Erdoğan'a karşı koz elde ederlerse Erdoğan da önceleri Tuğrul Türkeş'e yaptığını yaparak Ali Babacan'ı ekonomi yönetiminin başına oturtabilir. Konu da böylece kapanır. 

Yorum Gönder

0 Yorumlar