DUYGU SÖMÜREN BANKA REKLAMLARI: CEM KARACA MEZARINDA TERS DÖNMÜŞTÜR

Toplumun paylaşımcı, dayanışmacı ve yardımsever damarlarını reklamlar eliyle sömüren bankalar kervanına Halkbank da katıldı. Cem Karaca'nın eskimeyen sesiyle söylediği "deniz üstü köpürür" adlı türküyü Halkbank reklamında dinleyince oturduğum yerde kalakaldım ve başladım yazmaya.



Kriz dönemlerinde sadece bankalar reklam masraflarını artırırlar. Diğer tüm üretim ve hizmet odaklı şirketler reklam kalemlerinde kesintiye giderken bankalar harcadıkları para anlamında rekorlara koşarlar. Çünkü kriz demek "borç ve borçlu" demektir. Parası olanlar için de "faiz geliri" demektir. 

Son yılların en şüpheli bankası Halkbank belki de reklam masrafı en büyük bankadır. Yerin dibine batmış imaj ve marka değerini yükseltmeye çalışan kamu bankası Halkbank, kısa süre önce Şahan Gökbakar'a seri reklamlar yaptırmıştı. Şimdi ise Cem Karaca'nın bence eskimeyen eseri "deniz üstü köpürür" türküsü ile yeni bir reklam filmi yayınlamaya başladı. Halkbank'ın Cem Karaca'nın "deniz üstü köpürür" adlı türküsü kullandığı reklam filmi. 

Ziraat bankası da bir kaç ay önce Yeşilçam'ın unutulmayan oyuncularının repliklerini ve sahnelerini modern video görüntüsü içerisine yerleştirdiği bir reklam filmi yayınlamıştı. Yeşilçam'ın sıcacık dayanışmacı aile filmlerinin müzikleri ve sahneleriyle banka reklamı görmek de varmış şu hayatta.  Ziraat Bankası Yeşilçam Reklam Filmi

Duygu sömürüsünün doruğu budur zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz. Dahası var...

İş Bankası biliyorsunuz ki yıllardır reklamlarını Cem Yılmaz'a bırakmıştı. Cem Yılmaz İş Bankası reklamlarını ilk cumhuriyet dönemi karakterleri üzerinden güzel götürüyordu. Fakat şimdi anlatacağım reklamıyla işler tamamiyle değişti. Bu reklam Türkiye reklamcılık tarihinde kandırmacasıyla, duygu sömürüsüyle açık ara birinci reklamdır. İş Bankası Bakırcı Reklamı

Bu reklamları dikkatlice incelediğinizde siz de benim gibi şaşıracak ve ardından sinirleneceksiniz.


Biriktirme, toplama, topladıklarıyla faizli borç verme kurumları paylaşmayı, dayanışmayı ve yardımseverliği öğütleyen reklamlar yapıyorlar. Yardımsever karakterler kurgulayıp bankayı o iyi kişiye benzetiyorlar, sıcacık aile ortamının garantisi olarak gösteriyorlar. Sosyal adaletçiliğe yakınlığıyla bilinen Cem Karaca'nın yorumladığı halk türkülerini fütursuzca kullanmayı kendilerine hak olarak görüyorlar. Halbuki ki tam tersi...

Neden mi bankalar böyle reklamlar yapıyorlar? Çünkü dünyada bu güzel davranışların yaygınlaşması önündeki en büyük engeller kendileridir de ondan. İmajlarını ve marka değerlerini yükseltmek için yapmayacakları şey yok.

Ülkemizde insanlar, değil komşusundan ailesinden bile borç isteyemiyor. Kimsenin borç bile vermediği bu ortamda bankaların kapısında metrelerce kuyruklar oluşuyor. Kredi boyunduruğuyla kendine çalıştığını zanneden fakat aslında bankaya çalışmaya başlayan özgür birey kölelik kapısından içeriye girmiş oluyor. 

Bu iğrençliği ileride daha da ayrıntılı şekilde anlatacağım.

İnanmayabilirsiniz ama bu tür reklamları neredeyse her banka yapıyor. Bu reklamlardan dahası da var. 


Şu reklam filmindeki köylü amcaya çok fena darılmış vaziyetteyim. İnsan evladı bir şeylere "hayır" diyebilmeli değil midir? 
Vakıfbank'ın Köylü Amcalı Reklamı. 

Bu reklam biraz eski olmasına rağmen çok büyük duygu sömürüleri listesinde 2. sıraya yerleşiyor. 
Garanti Bankası Sucu Çocuk Reklamı

Katara satıldıktan sonra coşan QNB Finansbank'ın bu reklamı tam bir rezalettir.  İlhan İrem'in "boşver arkadaş" şarkısını duyan   Finansbank reklamcılarının ağızlarından sular şarıl şarıl akmış. 
QNB Finansbank "Hayat aldıklarındna Fazlasıdır" Reklamı

Ve tabii Sabancı'nın Akbank... Onlar da boş durmamış ve  böylelikle duygu sömürüsü listesinde önemli bir yere gelmiştir.
Akbank'ın Güveninizin Eseri Reklam Filmi

Haa unutmadan İş Bankasının yepisyeni şu duygu sömürüsünü de şuraya koyayım:
İş bankası İşçi sohbetli reklam filmi.

Bu reklamların hepsini buraya yazmaya kalksam bütün haftamı bu yazıya vermem gerekir. Sanırım söylediklerim artık anlaşılıyor olmalı. 

Varılan Kanı:

Baskıcı zenginliğin, faizli kredilerin kurumları olan bankaların reklam filmlerine bahis şirketi reklamı muamelesi yapmayı bir görev sayıyorum. Toplumun kendi öz varlığını sömüren ve bununla yine toplumu köleleştiren bankaların davranışlarını kamu, özel farketmeksizin inceliyor ve incelemelerime göre eleştiriyorum. Bunu yapmamdaki gaye insanların boyunduruklarından kurtulma bilincine varmasıdır. 

Tarihimizde bankacılığa, mülk hegemonyasına karşı çıkmış kişilerin eserlerinin bankacılar tarafından kullanılmasından dolayı çok üzgünüm. Sevdiklerimizle, saydıklarımızla kandırıldığımızı biliyorum. Bu yüzden bu yazıyı yazdım. 

Günümüzde iktidarın ve hegemonyanın cisimleşmiş hali olan bankaların duygu sömürüleriyle dolu reklamlarını dikkatle incelemeli ve elimizden geldiğince bu bankalarla iş yapmamayı tercih etmeliyiz. Yoksa üretilen tüm kaynaklarımız bunların ceplerine girdikçe kitlesel olarak köleleşeceğiz.



Bu arada 3. aracı bir kuruma ihtiyaç duymayan kripto para birimlerini incelediğim şu yazıyı okuyabilirsiniz:

Yorum Gönder

0 Yorumlar