Tarımda Devrim: Sürmesiz Tarım / Direkt Ekim Nedir?

Toprağın her geçen yıl verimsizleştiği bu çağda gelecekten endişe duyan çiftçiler daha doğal yöntemleri benimsemeye başlıyorlar. Sadece erozyon sorununun yüksek olduğu bölgelerde değil, tüm dünyada "Sürmesiz Tarım" yöntemini benimseyen çiftçi sayısında patlama yaşanıyor. Peki nedir bu yöntem?


Sürmesiz Tarım yöntemi kullanılmış bir soya fasulyesi tarlası. Görüldüğü gibi yabani ot sorunu yok denecek kadar az.

Sürmesiz Tarım ya da Direkt Ekim... Toprak işleme yoluyla toprağı saban veya pulluk vasıtasıyla işleyerek toprağın yapısını bozmadan yapılan, tahılları ve baklagilleri yetiştirmek kullanılan bir tarım tekniğidir. Sürmesiz tarım yöntemi bazı topraklarda, özellikle eğimli arazilerde kumlu ve kuru topraklarda erozyonun neden olduğu verimsizleşmeyi azaltmak için tercih edilir.

Sürmesiz tarım yönteminde toprak üzerinde bir önceki hasattan kalan ot kalıntıları(anız) toprak yüzeyinde bırakılır. Ekim dönemi geldiğinde ise toprağı yararak direkt tohum ekmeye yarayan aparatlar kullanılır. Toprak yüzeyindeki anızın yabani otların gelişimini engellediği, toprağın su tutumunu artırdığı ve toprağın işlenmemesinin topraktaki uçucu ama yararlı maddeleri toprakta bıraktığı saptanmıştır.

Son yıllarda ABD'de erozyondan aşırı derecede etkilenen çiftçiler bu yöntemi benimsemektedirler. İnternette "no till" şeklinde bir arama yaparsanız tonlarca bilgiye ulaşmanız mümkündür. 

Toprağın 10.000 yıllık tarım tecrübesinden olumsuz etkilendiği açıktır. Her geçen yıl bir önceki yıla göre toprak verimsizleşiyor ve çiftçinin toprağa savurduğu gübre miktarı artıyor. Topraktaki organik madde oranı azalıp sentetik gübrenin artış göstermesi de hastalıklara ve çeşitli zararlılara davetiye çıkarıyor. Bugün bir çiftçi gübreye harcadığı kadar zararlılarla mücadeleye kaynak aktarmak zorunda. 

Toprağın gereksiz yere tersyüz edilmesi, sürülmesi, çapalanması topraktaki yararlı mikroorganizmaların, solucanların ve diğer böceklerin aylar süren çabasını bir anda yok ediyor.

Toprağı sürmek, derimizi yaralamaya benzer. Enfeksiyona davetiye çıkarır. 

Toprak sürülmedikçe toprak yüzeyinin ilk 10 cm kalınlığındaki en verimli bölüm, veriminden gözle görülür bir şey kaybetmez. Üzerindeki anız ise zamanla toprağa karışarak gübre haline gelir. ABD'de 25 yıllık bir araştırma No-Till olarak bu yöntemi kullanan çiftçilerin toprağında organik maddenin çok yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Sürmesiz tarımı benimsemiş bu çiftçi her yıl ortalamanın üzerinde bir rekolte alırken, toprağı süren çiftçiler bunun 3'te birini bile alamamışlar.

Organik madde, yani çürümüş bitkiler ve hayvanların kalıntıları, toprağın su tutumunu artırarak bitki için yararlı bir ortam yaratır. Sentetik gübre ise atıldığında toprak yüzeyinden akmak yerine, toprağın içine çekilir. Böylelikle hem su tüketiminde hem de gübre sarfiyatında gözle görülür azalma görülür. 

Sadece bu değil elbette.

Traktör kullanımının aşırı azalması ve topraktaki besinlerin muhafaza edilmesi nedeniyle de oldukça ekonomik bir yöntemdir.

Varılan Kanı:

Binlerce yıllık tarım geçmişimizde toprağın sürülmediği bir yöntemi aklımız hayalimiz almayabilir. Fakat dünyanın oluşumundan bu yana toprağın hiç bu kadar işlenmediğini hatırlamakta yarar var. Milyonlarca yıl sadece doğal nedenlerle tersyüz olan toprağı her yıl en az iki kere derinden işlemek toprağı verimsizleştiren en önemli hata olarak karşımızda duruyor. 

Bu verimsizleşmenin önüne geçmek için ise Sürmesiz Tarım yöntemleri tüm ihtişamıyla bize göz kırpıyor. Artık bu ilkel sürmeye dayalı yöntemi bırakmamızı ve kendimizi doğanın kollarına atmamızı dört gözle bekliyor.

Eski çağlardaki insanlar dünyanın öküzün boynuzu üzerinde durduğuna ve depremlerin öküzün kafasını sallamasıyla oluştuğuna inanırlardı. Aynı şey toprağı sürmek için de geçerli olabilir. Gelecekte toprağı sürmek aşağılanacak bir davranış haline gelebilir.

NASA verileriyle yapılan bir araştırma, atmosferdeki en önemli sera gazı olan karbondioksit ve türevlerinin miktarının kuzey yarımkürede Nisan ve Mayıs ayında rekorlar kırdığını ortaya koyuyor. Bu aylarda fabrikalar yine aynı oranda bacalarından duman çıkarırken, aynı oranda hayvan endüstrisi metan salarken, aynı şekilde termik santraller çalışırken ya da hepsini toplarsak, aynı oranda fosil yakıt kaynaklı sera gazları salınırken ne değişmiş olabilir?

Bu sorunun cevabı kuzey yarımkürede Nisan ve Mayıs aylarında toprağın sürülerek atmosfere karbon salmasıyla açıklanıyor. Yani atmosferi en çok etkileyen, küresel ısınmaya ve iklim değişimine neden olan en önemli etken toprağı sürmek oluyor. 

Bu çarpıcı örnekle birlikte yazıma son verirken sizlere bir belgesel önerisinde bulunacağım. Bu yazıda anlattıklarımın çoğunu bu belgeselde bulabilirsiniz. 

https://www.youtube.com/watch?v=ntJouJhLM48&t=2324s

Kaynakça:

https://regenerationinternational.org/2018/06/24/no-till-farming/

https://blog.agrivi.com/post/no-till-farming-one-step-closer-to-sustainability

https://en.wikipedia.org/wiki/No-till_farming


Yorum Gönder

0 Yorumlar