GENELLEMELER

Doğumundan ölümüne insan, hayatı anlamak için çaba sarfetmeden yaşarsa, tamamen boş bir yaşam sürmüş demektir. Kendi kendisinin var edicisi olmayan insan, etrafını gözlemlemedikten, incelemedikten ve sorgulamadıktan sonra verilenlere ihanet etmiş demektir.

Yaşamı boyunca kendi öz varlığını artırmayı veya var olan zenginliklerini korumayı her şeyin önünde tutmuş bir insana diyecek pek bir şey kalmamıştır. Amma ve lakin bu satırları yazmaya ne olursa olsun devam edeceğim.

Kendi kendisinin yaratıcısı olmayan, yaşaması için gerekli olanların var edicisi olmayan insanın kibri ve açgözlülüğü toplumsal yaşamda iğrençliklere sebep olmaktadır. Yolsulluğun ezan sesiyle ortadan kalkacağına olan inanç, ezan sesinin gürül gürül yankılandığı sokaklarda yüzbinlerce yoksul var etmiştir. Zalimin malı, mağdurun kimliğine tercih edilmiş, ortaya hiç bir sınır tanımayan, aşağılık kitleler çıkmıştır.

Güçsüzün yanında yer almasını bilmeyenler, doğrudan zalimlerin tarafını tuttuklarının gayet farkındadırlar. Onlar "eşit olması gerekir" yerine "eşittir" diyerek, eşitsizliği görmezden gelenlerdir. Bir ücret karşılığında toplumsal sorunları görmezden gelme görevini ifa edenler de bu şerefsizlik kategorisindedir. 

 "Vermeyen Şerefsizdir"

Toplumun vicdani ferasetinden nadir de olsa mükemmel deyimler gün yüzüne çıkabilmektedir. Bu laf şeref ile yardımseverlik arasındaki bağlantıyı afişe eder. Örneğin "Vermeyen Şerefsizdir" deriz. Evet gerçekten de öyle. Onur ve Şeref, Cömertlik ve Kerem sahipliğiyle doğru orantılıdır. Dolayısıyla yardım etmeyen, dayanışmayan, görmezden gelen, halı altına sürüren kim varsa, hepsi şerefsizdir.!

Kürtlerin Yükselttiği Dev Binalar

Batı'da yükselen bir bina gördüğümde işçilerin sesine kulağımı kabartır ve dinlerim. Ancak anlayamam. Çünkü batı'da büyük binaları yükseltenler hep Kürttür ve ben onların Türkçe bildiği gibi Kürtçe bilmiyorum.

Kimliğiyle beraber, yaşam tarızını da kaybetme noktasına gelmiş bir Kürt, Türkleşmekten başka çıkar yol bulamamaktadır. Bir milletin dili ve kültürü yok olmaktadır. Hayatta kalmak için tüm kazanımlarından vazgeçmek zorunda bırakılan insan yığınları ya düşmanına benzeyecek ya da yeni bir dünyanın var olduğunu bizlere kanıtlayacak.

Firavun'un piramiti gibi yükseltilen tüm devasa binaların taşlarında, tuğlalarında emek ve haysiyet saklıdır. O binalara sahip olduğunu iddia edenler, kefenin cebine koymayı denesinler o binaları, paraları, ihaleleri ve vergi indirimlerini. 

İnsanın sahip olduğu nedir?

İnsan kendini var edemez belki, ama düşünebilir, farkına varabilir ve en önemlisi reddedebilir. Eğer bunlardan herhangi biri yoksa kocaman bir sıfıra sahip demektir. Sosyal statüsüne zarar gelmesin diye etrafına gülücükler saçıp, hazzı ve hevayı tanrı edinmiş kitlelerin sahip olduğu işte tam olarak budur.  Kocaman bir sıfır.

Emek, amel, ameliye yani Türkçesi "Davranış"tır insanın sahip olduğu yegane şey. Maddenin ömrü insandan uzundur; insanlıktan da uzun olacaktır. 

"Amel Defteri" deriz. Sözler, inançlar, semboller değil, amelin defteridir bizi karanlığa mı aydınlığa mı çıkaracak olan.

Derinden bir gözlemlemeyle dünyanın işleyişi hakkında fikir sahibi olabiliriz. Bununla beraber paylaşabilir ve paylaştıkça arınabiliriz. Yardım edebilir, eşit olmayanlarla eşitleşebiliriz. 

Annenin kardeşlerin tabaklarına eşit oranda yemek koymasından dersler çıkaranların, kamu malına el uzatmadığı bir dünya hayali ile yaşayabiliriz.

Kürtlerin yükselttiği dev binalarda viskisini yudumlayan Türkleşmiş Kürdü görüyorum.  "Kürt Vardır" dediği için yirmi küsür sene zindanlara atılan Türk İsmail'i de görüyorum.

Toplumsal sorunların "t" sinden bile söz etmeyen "gazetecilerden",
Bankaların tarafını tutan "avukatlardan",
Zenginin ömrünü uzatmayan çalışan "doktorlardan",
Anadolu'nun ferasetini engellemeye çalışan "imamlardan",
Profesyonellik adı altında debdebe hayaliyle bomba imal eden "kimyacılardan, fizikçilerden",
ve hepsinden de önemlisi tüm bunların işini doğru düzgün yapması için seçtiğimiz ama hiç bir halta yaramayan "siyasetçilerden" nefret ediyorum. 

Umutsuz değilim çünkü umutsuzluk güçlülerin güçsüzler üzerinde kullandığı bir silahtır.








Yorum Gönder

0 Yorumlar