İŞÇİLERİ TUTUKLAMAK, PATRONLARA ARKA ÇIKMAK

Yıllardan beri Cumhurbaşkanı ve tüm yandaşları tarafından bir başarı nişanesi haline getirilen 3. havalimanı inşaatında çalışan işçiler, insanca çalışma talebiyle isyan ettiler. Kurumsal dinin ve "kutsal" devletin yılmaz savunucuları her zaman olduğu gibi terör örgütlerini bu masum talep ile bağlantılı gösteriyor ve dinibütün kitleleri eylemlerden uzaklaştırmayı arzuluyorlar. Ancak onlar ülkede itiraz kültürünün tekrar gün yüzüne çıktığının farkında değiller. 

Her şeyden önce işçilerin taleplerinin tehlikeli veya sakıncalı bir tarafı var mı? ona bakalım. Bu insanların terör örgütleriyle, ülkenin bütünlüğünü tehdit edenlerle bir bağlantıları var mı? Yoksa sadece ve sadece insani çalışma koşullarıyla mı ilgili bu eylemeler?

İSYAN EDEN İŞÇİLERİN TALEPLERİ

3. Havalimanı inşaatında çalışan işçilerin isyan sebebi oldukça insani ve basit taleplerdi. Anayasal düzeni değiştirmek, birilerine suikast girişiminde bulunmak falan da değildi amaçları. İşçilerin söz konusu işverenden(İGA) bekledikleri sadece ve sadece şunlardı:






































Okuyamadıysanız bu basit ve insani hakların bazılarını temize çekelim:

-Tahtakurusu sorunu giderilsin.
-İşçi kıyafetleri verilsin.
-Şirket yetkilileri ile işçiler aynı yemekhaneden yemek yesin.
-Maaş alamayanların maaşları ödensin.
-Lavabo ve banyo temizlensin. 
-Servis sorunu giderilsin.

Taleplerin bulunduğu bu kağıt parçası her şeyi apaçık anlatmıyor mu? Şu basit talepleri bile karşılamaktan aciz, işçilerin durumunu duyduğunda kulağı üstüne yatan bu zalimlerin tavırlarına ses çıkarmayıp, ülkenin tehdit altında olduğuna kadar abartılı yorumlar yapan tüm yandaşlar bu zalimliğin destekçileri olmuyorlar mı?

Yoksulların emeği üzere inşa edilmiş binaların her bir taşında emekçilerin alınteri vardır ve bu haklar onlara asla çok görülmemelidir.

Banyoları temizlemek, tahtakurusu sorununu gidermek, işçi kıyafetleri vermek ne kadar zor olabilir? Milyar dolarların sahibi bu şirketler neden bu sorunları çözmezler.

Devlete bir araç olarak değil de bir kutsiyet bağıyla bağlı olan kitlelerin bunu anlamasını beklemiyorum. Onlar Hak nedir? Adalet nedir? gibi soruları cevaplandıramaz ve bir tarikat muridi gibi boş boş bakarlar.

"Planlanan açılış tarihine az bir zaman kalmışken neden böyle eylemler yapılıyor? Bu eylemler dış mihraklı" gibi yorumların aslı astarı yoktur. Daha bu talepler duyulduğu anda bu yorumlar yapılmaya başlandı. Eğer öyleyse, bir gün, yalnızca bir gün yaşayın bakalım şu koşullarda. 

İstenen talepler bir kaç gün içerisinde çözümlenebilir, havalimanı inşaatı kaldığı yerden devam edebilir ve belirlenen tarihte bir fetih edasıyla açılışı yapılabilirdi. Asıl soru o zaman şöyle olmalı:

Bir kaç gün içerisinde işçilerin neredeyse tüm talepleri karşılanabilecekken neden bu insani talepler yerine getirilmeyip, 20'den fazla işçi tutuklanmıştır?

Aslına bakılırsa alt sınıfların en temel isteklerinin bile karşılanması üst sınıfları rahatsız edecektir. Üst sınıfların boyunduruğu altındaki yönetim kitleleri de bundan fazlasıyla rahatsız olacaktır. 

İhaleler ve vergi indirimleriyle debdebe içerisinde yaşayan zenginler bu noktada Allah'ın rızkı üzerine çökmüş ve o rızıktan hakkı olanlara vermemektedirler. 

ALLAH'IN RIZKI

Bazı insanlar diğerlerinden daha açgözlü ve hırslı olduğu için sınırlı olan dünya kaynaklarından fazlasını biriktiriyor ve diğer ihtiyaç sahiplerine vermiyorlar. Çalışsa dahi, emek harcasa dahi hakkını vermemekte ısrar ediyorlar. Kanlı ve vahşi savaşlar ve efendi-köle döngüsü hep bundan kaynaklanıyor. 

Bugünlerde köleliği reddeden ve günlerdir temel insani hakları için isyan eden bu emekçilerin yanında yer almaktan onur duyuyorum. 

İnancım ve yaşam tarzım gereği tüm insanlığı Allah önünde eşit görüyor; zalimlere ve şakşakçılarına şu ayetle sesleniyorum:


Allah, kiminize kiminizden daha bol rızık verdi. Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerine onları eşit kılmazlar. Durum böyle iken Allah'ın nimetini mi inkar ediyor bunlar?
NAHL-71



Yorum Gönder

0 Yorumlar