Milliyetçilikten Kurtulmak Mümkün mü?: Malcolm X Örneği

Milliyetçilik insanı ve toplumu yiyip bitirir. Milliyetçilik durmadan düşman yaratıp yaratılan düşmanlara odaklanmaktan kendi sorunlarını görmezden gelme belirtisi veren bir çeşit hastalıktır. Peki gerçekte milliyetçi birisi bundan vazgeçebilir mi? Yani milliyetçilik hastalığından kurtulmak mümkün mü?



Doğduğumuz coğrafyayı, ailemizi, ülkemizi biz seçemeyiz. Seçemediğimiz şeylerden dolayı övünmek, kazanılmasında hiçbir dahlimizin olmadığı şeyden dolayı gurur duymak kadar mantıksız bir ruh hali olamaz. Erkek olmak, kadın olmak, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, beyaz veya siyah olmak arasında bu anlamda hiçbir fark yoktur. 

Yahudiler onları yok etmek isteyen toplumlara karşı gelmişler, devlet kurmuşlar ve bugün hala hayattalar. Fakat şimdi İsrail gücü ele geçirince bölgedeki Filistinlilere milliyetçilik yaparak saldırıyor, onları dünyanın en büyük açık hava hapishanelerine kapatıyor. 

Yok edilmek veya asimile edilmek istenen milletler "kültürlerini yaşama" hakkının ellerinden alınmasına milliyetçilikle karşılık verirler. Bu bir savunma refleksi sosyolojik bir vakıadır. Yok edilmeye çalışılan Filistinlilere milliyetçilik yapma hakkını tanıyan da tam olarak Yahudilerin, yani İsrail'in yaptığı milliyetçiliktir. Fakat gerçek tehditler ortadan kalktığında milliyetçiliğe devam etmek... 

İşte aslolan hastalık budur.

Yok edilmek veya asimile edilerek çoğunluğun midesinde sindirilmek istemeyen milletlerin milliyetçilik yapması aslında bir çeşit hayatta kalma refleksidir. Onlar milliyetçilik yapmasalar da belki o millet düşük bir ihtimal de olsa hayatta kalabilir. Fakat empati yaparsak o anki ruh halinde kimse olmak istemezdi.

Azınlık milliyetçiliğini çoğunluk milliyetçiliğine karşı hep mazur görmüşümdür. Çünkü çoğunluk milliyetçiliğine göre bu hastalıktan kurtulma potansiyeli daha fazladır. 

Çoğunluk milliyetçiliği, yani emperyalist milliyetçilik etrafındaki güçsüz kültürleri yiyip bitirmeye çalışan bir canavarın psikolojisine benzer. Fakat azınlık milliyetçiliği bu canavara karşı hayatta kalmaya çalışan insanların çok mantıklı olmasa da ruh halidir.  

Bu size silah doğrultan birisine karşı silah çekmek gibidir. Ya o sizi ya siz onu... Fakat nefsi müdafaa durumu ortadan kalktığında, yani size silah çeken silahını indirdiğinde siz de silahınızı indirmelisiniz. Hatta silahınız masumların üzerine gelmişse zaten kaybetmişsiniz demektir.

Nefsi müdafaa hakkını kullanarak fiili olarak hayatta kalmayı başardıkları gibi resmi olarak da varlığı tanınan milletlerin artık milliyetçilik yapmasına gerek yoktur. Bu noktadan sonra yapılacak her milliyetçilik girişimi daha güçsüz milletleri ve kültürleri yok etme girişimi olarak algılanmalıdır. 

İmpatatorlukların parçalanmasıyla varlığını resmen korumaya almak isteyen milletler milliyetçilik ruhuyla bağımsız devletlerini kurdular. Oluşan bu yeni statükoda artık milliyetçilik yapmanın savaş çığırtkanlarından başka kimseye faydası kalmamıştır. 

Bu itibarla hayatının büyük bölümünü zenci ırkçısı olup İslam Milleti(Islam Nation) tarikatının sözcülüğünü yaparak geçiren Malcolm X'den ilham almak gerek:

Malcolm X beyazların hakim olduğu ve zencilerin dışlandığı ABD'de dünyaya geldi. Suça meyilli bir gençken İslam Milleti tarikatıyla tanıştı ve ilk büyük değişimi orada yaşadı. İslam Nation tarikatı lideri Elijah Muhammed'in öğretilerini yüksek sesle dillendiriyor ve siyah ırkçılığının doruklarını yaşıyordu. 

Kısa zaman içinde ABD'deki siyahlar rahip Martin Luther King'in barışçıl sivil itaatsizlik öğretisi ile Malcolm X'in şiddete meyilli zenci ırkçısı öğretileri arasında ikiye bölünmüştü. 

Malcolm'a ne zaman mikrofon uzatılsa beyazları aşağılayan sözler ağzından çıkıveriyordu. Malcolm ile bir beyaz konuşmaya kalksa hemen onu tersliyordu. O dönemde öldürülen her zenci için zencilerin de beyaz öldürmesi gerektiğini söylediği konuşuyordu. 

Elbette şunu belirtmekte yarar var. Malcolm'un sözcülük yaptığı dönemde özellikle KKK üyeleri masum zencilerin canını almakla meşguldu. Memleketteki neredeyse her kolluk gücü siyahlara kötü muamele etmeyi bir görev sayıyordu. Siyahlara iş verilmiyor, siyahlar otobüslerin arkasına oturtuluyordu. Takdir edilir ki bu dönem siyahlar için cehennemden farksızdı. 

Malcom X'in hayatını öğrenmek ve dönemin ırkçı havasını biraz olsun solumak isteyenler için Spike Lee'nin aynı adlı filmini öneririm.

Gel zaman git zaman Malcolm X ile üyesi olduğu tarikat arasında anlaşmazlık çıktı. Tarikatın liderinin birden fazla çocukla ilişkiye girdiğinin konuşulması ve bu iğrenç suçlara yönelik kanıtlar ortaya atılması bardağı taşıran son damlalardı. 

İslam Milleti tarikatına göre hacca gitme gibi bir zorunluluk olmamasına rağmen Malcolm X hacca gitti ve karısına şu mektubu yazarak ikinci dönüşümünü yaşadı. 



Mektubun en çarpıcı bölümü ise şu idi:

Burada her renkten ve dünyanın her yerinden Müslümanlar var. Mekke’de geçirdiğim günlerde Hac ritüellerini anlamaya çalışırken krallarla vb. diğer yöneticilerle aynı tabaktan yedim, aynı bardaktan içtim ve aynı kilimin üzerinde uyudum. Ten rengi beyazlardan beyaz olan, gözleri en mavilerden mavi olan, saçları en sarışınlardan sarışın olan kardeşlerimle… Onların mavi gözlerinin içine bakabildim ve beni aynı gördüklerini gördüm.


Malcolm X şiddete meyilli bir genç iken İslam Milleti tarikatıyla yaşadığı ırkçı dönüşümden hacca giderek böylelikle kurtulmuştu. Artık siyahların nefsi müfadaa hakkı dışında herhangi bir şiddet eyleminde bulunmasını doğru bulmuyordu.

Daha sonra ABD'ye dönüşünde ise "iyi siyah ve kötü beyaz yoktur, iyi insan ve kötü insan vardır" şeklindeki cesur çıkarımıyla milliyetçilik hastalığından kurtulduğunu mutlulukla beyan ediyordu. 

Bunun üzerine İslam Milleti tarikatı liderliğin tehlikeye girmesi üzerine Malcolm'a bir suitkast düzenleyerek onlarca kurşunla onu öldürttü. Malcolm'u öldürenlerse haklarını yılmadan savunduğu zencilerdi.

Bugün Malcolm X gibi milliyetçilik hastalığından kurtulmak mümkün. Dillerin, kültürlerin Allah'ın yarattığı bilinciyle hep bir arada milliyetçilik yapmadan, kimseyi dışlamadan yaşamak mümkün.

Tabi nefsi müdafaa hakkını görmezden gelmeden!

Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. O kadar güzel yazmışsın ki ama malesef böyle güzel bir içeriği Fransız İhtilali'nin getirisi olan Milliyetçilik (İlkel Kabilecilik)akımından kopamamış insanların hiçbiri görmemiş ve o aptalca radikal fikirleri yüzünden de göremeyecekler bundan tamamı ile eminim.Tek yaptıkları elinde olamayan ve yaklaşık 300 milyon hemşeri ile aynı özellik ile gurur duymak ama hayır yeni bir fikir veya icat yok,insanlığa katkı yok,saygı ve sevgi yok sadece As,kes,yok et,yık,parçala anladıkları tek şey bu!İçerik için teşekkürler çok güzel bir yazı olmuş

    YanıtlaSil

Yorumları buradan yazabilirsiniz.