Tüketim çılgınlığının insanın temel davranışı haline geldiği bu günlerde muazzam miktarda çöp çıkarıyoruz. Üstelik çöpe gıdayı, kağıdı, plastiği karıştırarak atarak geri dönüştürülemez hale getiriyoruz. Çevreyi hiç düşünmediğimiz gibi gelecek nesillerimizin çekeceği acıları hiç mi hiç aklımıza getirmiyoruz bile.
Belediyelerin en önemli görevlerinden birisi çöpü sosyal yaşamdan uzaklaştırmak ve o çöplerden en yüksek oranda geri dönüşüm sağlanmasına vesile olmaktır. Medeni bir şehirden bu beklenir.
Beka tartışmasıyla sümen altı edilen belediyelerin en önemli sorunu da çöp toplama sistemi ve vatandaşların en büyük sorunu ise çöplerini atma biçimidir. Her ikisinin de içler acısı olduğunu söylemekten utanıyorum.
Evde biriken çöpleri tek bir poşete tıkıştırıp çöp kutusuna atmakla temizlik değil kirlilik yaratıyoruz. Ev temiz oluyor belki ama çevre kirleniyor ve büyük miktarda milli servet yok oluyor.
Kağıt veya plastik toplayan çocukları, gençleri görmüşsünüzdür sokaklarda. Boylarının iki katı olan ilkel arabalarıyla geri dönüşüm için gerekli olan malzemeleri toplayıp satma derdindeler. Bu işi daha çok kayıtlı iş hayatından dışlanan göçmenler yapıyor. Onları birileri çalıştırıyor elbette. Kamyonetle bu çocukları görev alanlarına indiren birileri her zaman vardır.
Bu büyük kültürel sorunun yarattığı geçici iş alanından başka bir şey değil aslında. Geri dönüşüm için ayrıştırılmış çöplere olan ihtiyaç bu durumun nedeni. Sokakta karda kışta çöp toplayıcılığı yapanları gördükçe iş alanı oluştuğunu sanmak ve bununla sevinmek oldukça büyük bir yanılsama aslında.
Şöyle ki:
Medeni ülkelerde böyle tablolar hoş karşılanmaz. İnsanların tüm olumsuzluklara karşı sigortalandığı, patronların işçi çalıştırması halinde yargının ve denetim kurumlarının ensesinde soluduğu o ülkeler benim zihnimde en güzel yerlere yerleşmiştir. Kayıt dışı "bu gün de ölmedik" tarzı bir yaşamı kim ister? Trafiğin göbeğinde sağdan soldan ölüm kol gezerken kağıt toplamayı kim arzular? Bu durum köleliğin en ilkel haline ne kadar da benzemektedir.
Durum böyleyken istihdam oranlarını işverenlerin değil toplumun artırması en doğrusudur. Kendi hesabına çalışanların oranı arttıkça sosyal sorunlarda aynı oranda düşüş gözlenir.
Gelelim asıl konumuza... Çöplerini bir poşete sokuşturup, tıkıştırıp atma kültürü çok yaygın olduğu için çöp toplama sistemi değişse de poşetler yine karman çorman olacağından dolayı güzel sonuçlar alamayacağız. Bu yüzden bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var.
Kanada'da hatta Kolombiya'da da her evin 3 farklı renkte çöp kutusu var. ABD'de de bazı eyaletlerde bu zorunlu tutuluyor. Japonya'da çöp alanlarına her gün farklı malzemeler poşetlenip atılıyor. Pazartesi kağıtlar, salı plastikler gibi... Belediyeler de bu yasanın ihlali durumunda kişiyi veya apartmanı tespit edip ceza kesiyorlar. Zaman içerisinde de herkes bu yasağa canı gönülden uyar hale geliyor.
Gıda ambalajlarını gıda ile birlikte çöpe atarsak bilimsel olarak ayrıştırmak çok zor ve ekonomik olarak maliyetli oluyor. Aynı şekilde plastik ile kağıt atıldığı zaman da böyle. Metal mıknatıs sayesinde kolaylıkla ayrıştırılsa da siz siz olun metalleri çöpe atmak yerine eve bir ek gelir olması için biriktirdiklerinizi kendiniz satabiliyorsanız satın.
En az 3 çöp kutusunun veya günlük çöp döküm alanlarının her aparmanın önüne konulması günümüz dünyasında artık bir zorunluluktur. Bu gerçek zorunluluğa yasal olarak da cevap verilmeli. Aksi halde ve tekrarlanması durumunda cezalar güçlü ve caydırıcı olmalı.
Kızartma yağlarını foşur foşur lavabodan boşaltanları, pilleri hiç utanmadan, gıdayı ve çözünebilir maddeleri hiç umursamadan çöpe atanları görüyor ve biliyorum. Onların farkındalığının artması için de çevre suçları cezalarının gündeme gelmesini arzu ediyorum.
Her sorun cezalarla çözülmez elbette. Fakat burada alışılmış ve özgürlüğümüzü kısıtlayan, kaynaklarımızı yok eden bir zincir var ve bu zincirin kırılması gerekiyor. Bunun için de geç kalınmış olsa da güçlü bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Yasal düzenleme var diye insanlar çevreci olacak değiller, ama tereddüt edeceklerdir.
Market poşetlerinin paralı yapılması gibi bu talep ettiğim çöp yasasının da şirketler lehine kurgulanacağı korkusu içindeyim. Toplum yönetildiği kanunları bile okumaktan aciz bir durumdayken çıkarılan kanunlar aslında vatandaşı sırtından bıçaklıyor. Vatandaşın bundan haberi yok. Vatandaş kendi lehine bir yasal düzenleme istiyorsa bunun için bilinçlenmeli ve ne istediğini bilmelidir; bu kadar basit.
Japonya'daki bu çöp ayrıştırma kültürünü sizlere içtenlikle sunmaktan gurur duyuyorum:
0 Yorumlar
Yorumları buradan yazabilirsiniz.