ÇİFTLİK BANK OLAYININ İÇYÜZÜ

İnternet dünyasını günlerdir meşgul eden Çiftlik Bank vurgununu, ekonomik, sosyal ve psikolojik açıdan derinlemesine açıklamaya çalışacağım. "Dombili, tombik, tosuncuk" gibi lakaplarla anılan CEO Mehmet Aydın'ı ve vurgununu anlamak için buyurun.

ilk defa Çiftlik Bank'ın adını. "Bir oyun çıkmış, tavuk, büyükbaş, küçükbaş hayvan alıyorsun. Bunlar yumurtluyor, kırkılıyor, kesiliyor, satılıyor ve para kazanıyormuşsun, ne diyorsun bu konu hakkında" diye sorulduğunda duymuştum. İlk duyduğum günden beri şüphe ile yaklaştığım bu oyunun adını, tüm TV ekranlarında (Sadece Beyaz Show da reklam yapılmış gibi bir izlenim yaratılsa da) yapılan reklamlarla duymaya ve dolayısıyla merak etmeye başlamıştım. Bende araştırmaya koyuldum...

Aslında Çiftlik Bank KKTC merkezli bir hayvancılık şirketi. Besi çiftlikleri kuruyor, tavuk çiftlikleri inşa ediyor. Burada bir problem yok elbette. Problem bundan 2 yıl önce yani 2016'da Çiftlik Bank adıyla Android Play Store'de indirilebilen uygulama ile başlıyor. Uygulama reel yatırımlar yapan şirket ile aynı adı taşıyor. Örnek vermek gerekirse, şu anda üretim yapan bir tavuk eti şirketinin(şenpiliç-cppiliç gibi) aynı adla bir uygulama açması ve bu uygulamada tavuk almayı olanaklı kılması gibi bir durum söz konusu. Sadece tavuk da değil, büyükbaş ve küçükbaş da dahil olmak üzere, sanal ortamda bu hayvanları alabilmesi mümkün oluyor. 

Analizimizi daha da genişletirsek, sanal ortamda tarım, hayvancılık ve inşaat yaptırtan, fakat reel sektöre hiçbir şekilde faydası olmayan "Farmville, cityville" gibi sanal inşaat ve üretim konulu oyunları programlayan Zynga adlı firmaya odaklanmak gerekir. Bu firma sanal anlamda hızlı bir şekilde büyümek, rakiplerini alt etmek isteyenlerin yatırdığı paralarla milyar dolarlık servete ulaştı. Firma halen muazzam bir gelir ile mobil ve browser oyunları noktasında zirveyi zorlamaktadır. 

Tabii Zynga gibi şirketler Facebook veya diğer siteler vasıtasıyla oynanabilen oyunlarını, reel şirketler ve isimleri ile bağlantılandırmadığı için suçsuz görülebilir. Sonuçta üyelerine yalan söylememektedirler. Üyeler, hiçbir faydası olmadığı halde, özgür iradeleriyle rakiplerini alt etmek için milyar dolarları şirketlerin sahiplerinin cebine koymaktadırlar. 

Şimdi asıl konuya geri dönüyoruz. Çiftlik Bank yukarıda anlattığım şirketler gibi yapmamış, üyelerine yalan söylemiş. Yalan şu; "Oyuna üye olun ve bedava bir adet tavuk ile başlayın. Zamanla tavuğu yemlemek için, yem satın almanız gerekecek. Onu da satın alın. Ardından hayvan sayınızı çoğaltın ki daha fazla kazanasınız." Bununla beraber daha can alıcı nokta şu idi; " oyunda canlı hayvan almak için harcadığınız paralar, tesislerimize alınacak hayvanlar için kullanılır ve elde edilen gelir sanal sahiplere bölüştürülür" 

Görüldüğü gibi "sanal olanı gerçeğe dönüştürme ve bu gerçeğin reel piyasadaki değerlendirmesine göre kar payı dağıtımı kandırmacası göze çarpıyor. 

Tabi Farmville'ye avuç dolusu para koyan çocuğunu veya yakınını gören bir vatandaş bir kere bile olsa şöyle demiştir kesinlikle; "yav bu çocuğun oynadığı oyuna giden para ile gerçek tavuk,koyun veya inek alınsa varya, et falan ucuzlardı". Durumun özeti biraz da şöyle olabilir; Sanala, sanal olduğu biline biline yatırılan paralar gerçekten dudak uçuklatırken, birisi çıkmış ve "sanala yatırdığın para ile tesisler açacağım, üretim yapacağım" demiş ve bizim aklı biraz evvel vatandaş buna kanmıştır. 

"dobili, şişko,tosuncuk" gibi tanımlamarla "bu tipsize mi kandınız, yazıklar olsun" demek yerine, sorunun nereden kaynaklandığını anlamaya çalışmak daha doğrudur .Biliyorsunuz ki Türkiye tarihi böyle vurgunlarla doludur ve halk her zaman kandırılan konumundadır.

Dilerseniz devam edelim...

Çiftlik Bank kurucusu aynı zamanda göstermelik bir kaç tesis de açmıştı. Bu tesisleri söz konusu uygulamadan gelen paranın küçücük bir bölümüyle açmış veya açıyormuş gibi yapmıştı. İnşaatı biten ve girişinde kocaman punto ile çiftlik bank yazan bir kaç küçük tesise hayvan lazımdı. Bunu da çevre hayvancılara yine yüksek nema vaadiyle sağladı. Bir kaç sanatçı, belediye başkanının da kameralar önünde görülmesiyle toplumsal güven sağlanmış oldu.

Şimdi Çiftlik Bank gündemdeyken Cumhuriyet tarihinin en büyük vurguncularından Fadıl Akgündüz de(Jet Fadıl) tekrar tartışılır olmuştur. Bana göre bunlar yalnızca isimlerdir. Bunların bir mantar gibi belli dönemlerde devreye girmesi nedendir?

Et fiyatları pahalı ve sanal dünya alıyor başını gidiyor. Peki sanala giden paralar nasıl reele akıtılacak. Yani İnternetten zevkine harcanan para, reel sektörde bir üretim için nasıl kullanılacak? sorusu gündem olunca, bu tip insanlar hemen bu iyi niyetli toplumsal tepkiye karşı tepki oluşturarak tüm feraseti alt üst etmektedirler. Durum bundan ibarettir.

Jet Fadıl da zamanın inşaat sektöründeki kooperatifçilik anlayışını, yerli otomobil hayallerini dini bir kılıf ile yerle yaksan etmişti. Bugün de hayvancılıkta ve çiftçilikte ortaklaşamama hastalığına neden olacak bir Mehmet Aydın olayı ile karşı karşıyayız maalesef.

Bu araştırmaları aylar önce yapmıştım. Mehmet Aydın'ın internetteki her bir videosunu izlemeye gayret ediyor, oyunun iç yüzünü anlamaya çalışıyordum ve arkadaş ortamında söylediğim gibi, bu olayın iyi niyetleri suistimal eden bir ponzi oyunu olduğuna karar vermiştim. 

"Ponzi oyunu" kısaca bir kaç kişiyi "çeşitli kendine güvendirme metotları kullanarak" yüksek kar vaadiyle kandırmak suretiyle paraları ele geçirdikten sonra parasını isteyen ilk birkaç kişinin parasını diğerlerinin paralarıyla karşılayıp etrafa güven salarak devam edegelen bir oyundur. Ülkemizde buna "saadet zinciri" de denmektedir. İlk kişiler paralarını tam tamına vaat edildiği gibi alırken, belli bir zaman sonraki üyeler paraları zamanında alamamaya başlar ve kaçınılmaz son gerçekleşir. Dileyen buradan ayrıntılı bakabilir Vikipedi-ponzi oyunu(W öncesi 0 koyun)

Bu tip oyunlar, toplumsal vicdan, dini ve milli terminoloji iyi bilinirse başarılı olur. En başarılı ponzi oyunları 5 yıl gibi bir süre sürebilmiştir. Bunun nedeni ilk üyelerin paraları, son üyeler tarafından karşılandığı dönemde, son üyeler de çıkmak istediği içindir. Bir kaç yıl, aceleci ve çalışmadan kazanmak isteyen birisi için çok uzun bir süredir. 

Temel bilgilerden sonra toplumumuzdaki kandırılma sorununa kısaca değinmek istiyorum. 

Mehmet Aydın, Jet Fadıl, Arabistanlı Lawrence, Fetullah Gülen. Bunlar sadece isimlerdir. Asıl sorulması gereken soru; neden hep kandırılıyoruz, neden yalancıyı fark edemiyoruz? olmalıdır. Asıl soru budur. 

Cumhurbaşkanından, Çiftlikbank üyesine kadar herkes kandırılmaktadır. Bu bence araştırmaya değerdir. Sosyologları, psikologları buna çağırıyorum. Kahveden, çaydan boğazları tahriş olmuş tüm akademisyenlere böylece seslenmiş olayım.

Şimdi ülkemin vatandaşına da sesleneyim.

Bak kardeşim, kişinin namazına, konuşmasına, kıyafetine, estetiğine, oturuşuna, kalkışına, ellerini birleştirmesine, bacak bacak üstüne atmasına, küfretmesine falan bakma. Bakma ey vatandaş. Bunlar sosyal yaşamda güven salmak için kullanılabilirler. 

İlle de bakacaksan, kişinin mal ve mülk ile olan ilişkisine bak. Servetine bak, yaşayışına bak yeter be vatandaş...


Güzel bir Jet Fadıl videosu- 140 journos 



Yorum Gönder

0 Yorumlar