Özgür olmak isteyen toplumlar ilk önce dilleri üzerindeki kontrolü bertaraf etmelidirler. Dil üzerinde araştırma yapması gereken üniversiteler mışıl mışıl uyurken TDK gelişen dil dünyasını takip edemiyor. Bu çağ dışı kurumun varlığı dil üzerine araştırma yapanları hantallaştırıyor.
Ulus-devlet modelinde "tek dil" talebiyle Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu(TDK) yeni medya araçlarıyla oluşan dil çeşitlenmesi üzerindeki en büyük engellerden birisi. Özgür olarak yöre yöre farklılıklar göstermesi gereken Türkçeyi TDK ve tek dil budalası partizanlar yüzünden olmayan İstanbul Türkçesine benzeterek asimile etmeye çalışıyorlar.
Farklı kültürlerle iç içe yaşayan kişi daha akılcı ve sağduyulu olur. Bu tür toplumlarda suç oranları oldukça azdır. "Farklılıklar zenginliktir" anlayışıyla kültürlerin birbirini yok etmeden yaşamasına imkan vermek için kamu gücü bunları denetlemekten ileri gitmemelidir. Yoksa bu kontrolcülük büyük kültürün tarafını tutarak küçükleri ezecektir.
Farklı kültürlerin yok edilmesi için önce o kültürlerin dilini kontrol etmek gerekiyor. TDK bu görevini layığıyla yerine getirirken Türkçe diğer özgür ve yayılmacı dillere karşı güçsüzleşiyor. Zamanında gelişmiş olan Arapça ve Farsçadan binlerce kelime alan Türkçe, son iki yüz yılda Latince, Fransızca ve İngilizceden besleniyor. Bunun nedeni ise pek övülen ve her zaman başvurulan TDK'nın boyunduruğu altındaki Türkçe'nin kavram, sıfat ve eylem eksikliği.
Farklı kültürlerin yok edilmesi için önce o kültürlerin dilini kontrol etmek gerekiyor. TDK bu görevini layığıyla yerine getirirken Türkçe diğer özgür ve yayılmacı dillere karşı güçsüzleşiyor. Zamanında gelişmiş olan Arapça ve Farsçadan binlerce kelime alan Türkçe, son iki yüz yılda Latince, Fransızca ve İngilizceden besleniyor. Bunun nedeni ise pek övülen ve her zaman başvurulan TDK'nın boyunduruğu altındaki Türkçe'nin kavram, sıfat ve eylem eksikliği.
Kazananların anlatımlarının ve devlet elinden çıkmış belgelerin devletçi süzgeçlerden geçirilerek yayılmasını sağlayan Türk Tarih Kurumu(TTK) da böyle. Bu kurumun da kapatılması farklı kültürlerin farklı tarihi anlayışlarının önündeki engellerin kalkması demek.
Her cuma 110 bin camide tek bir hutbe metni okunuyor bunu unutmayalım. Tüm imamlar Diyanet İşleri Başkanlığı(DİB) tarafından atanıyor. Onlar insana yani cemaate karşı sorumlu değiller, maaşlarını veren kuruma, dolayısıyla devlete karşı sorumlular. Bu konu hakkında şu yazıyı okuyabilirsiniz:
İMAMIN PAPAZDAN NE FARKI VAR?
İMAMIN PAPAZDAN NE FARKI VAR?
Yüksek vergi veren, yatırımlarla göz boyama potansiyeli olanların sözcülüğünü yapabilen bu kurumların zaman zaman açıkladığı kararları incelediğimizde bu söylediklerimi daha iyi anlayacaksınız.
Türk Dil Kurumuna dönersek,
Bu kurum ile diğerlerin varlığı araştırmacıları ve yaptıkları araştırmaları önemsizleştiriyor. "Nasıl olsa TDK var bana iş düşmez" diyorlar. Meraklılar ise maddi olarak destek bulamıyorlar. Halbuki her üniversitenin dil ile ilgili fakültelerinden sözlükler basılmalı, araştırma metinleri hazırlanmalı değil mi? İngilizce'de Oxford sözlüğünün tarihini incelemenizi öneririm.
Kürtçe'nin üzerindeki baskıyı daha önce sizlere anlatmıştım. İşte TDK varlığıyla Kürtçe gibi diğer dillerin de varlığını tehdit ediyor. TTK'nın farklı tarih görüşlerini ve tarihi kültürleri tehdit ettiği gibi, DİB'in diğer dini inançların varlığını yok etmeye çalıştığı gibi.
Dünyada bin bir çeşit çiçek açarken, milyonlarca farklı kuş uçarken, her bir bulut kümesinin şekli farkıyken hala bu tip tekçi kurumlardan medet umulması hayret verici derecede şaşırtıcıdır. İnsan evladı gözünü kaldırıp da çevresine bakmaz mı?
Varılan Kanı:
Sözlükleri ve dil araştırmalarını üniversiteler yazmalı. Devletin kurumunun "emir ile" yazdırdığı sözlüğün çağın gerekliliklerine uyabileceğine inanmıyorum. Bu yüzden canı gönülden Türk Dil Kurumunun artık kapatılması gerektiğini savunuyorum.
Dünyada bin bir çeşit çiçek açarken, milyonlarca farklı kuş uçarken, her bir bulut kümesinin şekli farkıyken hala bu tip tekçi kurumlardan medet umulması hayret verici derecede şaşırtıcıdır. İnsan evladı gözünü kaldırıp da çevresine bakmaz mı?
Varılan Kanı:
Sözlükleri ve dil araştırmalarını üniversiteler yazmalı. Devletin kurumunun "emir ile" yazdırdığı sözlüğün çağın gerekliliklerine uyabileceğine inanmıyorum. Bu yüzden canı gönülden Türk Dil Kurumunun artık kapatılması gerektiğini savunuyorum.
Bu gün kullandığımız içi boşaltılmış kavramların etimolojisinin de dahil olduğu güzel kitapları basabilecek potansiyeldeki üniversitelerin ve özel teşebbüslerin var olduğuna inanıyorum. Bu anlamda Sevan Nişanyan tarafından düzenlenmiş etimoloji sözlüğünü incelemenizi öneririm. Özel bir çabanın ne kadar değerli eserler ortaya çıkardığını gördüğünüzde siz de bu düşüncelerimi destekleyeceksiniz. https://www.nisanyansozluk.com/
Cumhuriyet dönemi devrimler çağı artık son buldu. Dil kurumuna anlattığım gerekçelerle artık ihtiyaç yok. Hatta bu kurum ülkede yaşayan kültürleri asimile etmeye çalışıyor. Farklılıklarımızı yok edip bizi robotlaştırmaya çalışanlara inat TDK ve benzeri kurumların köküne derhal kibrit suyu dökülmeli.
Farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğu bilinciyle...
Farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğu bilinciyle...
0 Yorumlar
Yorumları buradan yazabilirsiniz.