BU SEÇİMLERİN SONUCUNU EYT BELİRLEYECEK

1999'un o büyük depreminden bir kaç gün sonra bir kanun alelacele çıkartıldı meclisten. Basının ve dolayısıyla tüm Türkiye'nin gözü depreme ve sonrasına odaklıyken meclis sabahlara kadar çalışarak milyonlarca çalışanı sömüren kanunu hiçbir engelle karşılaşmadan yürürlüğe soktu. 


Eski kanuna göre, emeklilik için yalnızca çalışma günü ve sigorta girişi baz alınıyordu. 99' da yapılan değişiklikle birlikte bu iki baz noktasına bir de yaş sınırı eklendi. Buna göre çalışanlar bu iki şartı karşılasalar bile bir de yaşı beklemek durumunda kaldılar. 

Türkiye devleti kriz dönemlerinde(yani zenginden vergi alınmadığı dönemlerde) kamunun giderlerini sosyal devletten taviz vererek karşılar. Yani alt gelir grubundan ve küçük işletmelerden... Elde edilen bu gelirler ise dolaylı olarak vergi vermeyen zenginlere "teşvik" adı altında peşkeş çekilince gelir-gider dengesi bozulmaya başlar. Böyle olunca insaniyetten taviz verilerek alt sınıfın daha da yoksullaşması sağlanarak krizden çıkılmaya çalışılır. 

İşçi/emek piyasasının fiyatlarını düşürmek için yapılan bu hamleler istihdam oranlarını da düşürmektedir. Emeklilik yaşı gelmiş olanların emekli olamaması işsizlerin beklemesine neden olmaktadır. Halbuki çalışmak istemeyenleri, yorulanları, yaşlananları emekli etmek,  dinamik ve genç nüfusun iş bulması anlamına gelmektedir.

Tüm devletleri yönetenlerin aklına hemencecik gelen çözümler aslında gerici ve verdiği toplumsal acı bakımından gereksizdir. Olması gereken temel ekonomik değişikliklerle refahın tavandan tabana yayılmasını sağlamak için çalışmaktır. Zenginlik tavandan tabana yayıldıkça devletin vergi gelirleri de çok büyük oranda artmaya başlar. Her yapılan zam, her verilen prim bir kaç ay içinde devlete geri döner ve bu tüketimi ve girişimci ruhu artırdığı için ekonomik büyümeye ve istihdam oranlarına katkı sağlar. 


EYT olarak kısaltılan Emeklilikte Yaşa Takılanlar, 99' yılında yukarıda anlattığım gerekçelerle yürürlüğe giren yasanın değişmesini talep ediyorlar. 99' yılından önce işe başlayıp (ki o zaman bu kanun yürürlükte değildi) yaşları emeklilik yaşına gelmesine rağmen emekli edilmeyen bu kitleler yine yaşları ön plana sürülerek özel sektörde iş de bulamıyorlar. Tam anlamıyla arafta kalmışlar.

Geleceği belirsiz bu kitleler emekli olmak istiyorlar. Hatta 2008 yılı reformuyla birlikte halen düşen emekli maaşını bile kabullenmiş durumdalar; "bize yeter" diyorlar. Bugün EYT yasası çıksa bir milyona yakın çalışan emeklilik hakkını yarın kazanacak. 

Aileleri ile birlikte dört milyonu bulan ve genellikle Ankara'da ve İstanbul'da yaşayan ilk grup EYT'nin seçimleri etkileme gücü bariz ortadadır. Kazanılmış olan haklarının üzerine oturanlara karşı EYT kendini göstermeli ve iktidarı nüfus gücüyle korkutmalıdır. 

Her hafta, her ay onlarca farklı araştırma şirketine sipariş üzerine anketler yaptırtan Erdoğan, bu "kalkışmaya" asla karşı koyamayacaktır. Bu anlamda onu Ankara ve İstanbul'da (adil bir seçim olursa) bıçak sırtı olan durum, bir anda dengeleri alt üst edebileceğinden dolayı korkutacaktır. Hakları yenenlerin birleşimi, iktidarı onların lehine elbet dönüştürecektir. 

Bundan hiç şüpheniz olmasın. Yeter ki cesaret...

Bu anlamda örgütlenme çalışmalarını başarılı bulduğum EYT derneğinin internet sitesini sizlere sunuyorum.



Yorum Gönder

0 Yorumlar