FOTOMONTAJIN SİYASETTE KULLANIMI


Ünlü eleştirmen John Berger’in gençlik dönemi tam tamına ikinci dünya savaşının iğrenç dönemlerine denk geliyor.  Bu dönemle beraber insanların kaldırabileceği eşik de belli olmuş oldu. Birkaç 3. Dünya savaşı çığırtkanlığı yapan küçük gruplar hariç kimse eski günlere geri dönmek istemiyor artık. Bu nedenle Berger’in düşüncelerine bu çerçeveden bakılırsa daha doğru olacağı kanaatindeyim.

Berger’in de değindiği gibi, Faşistlerden çeken bir Komünistin başlattığı bir çeşit dışavurumdur fotomontaj. Bir Yahudi olan Einstein’in Faşistlere kızarak atom bombasının formülünü Oppenheimer’e öğretmesi gibi. O da bir dışavurumdu.

Aslında buradan fotomontajın günlük kullanımı konusunda bilinen yanlışların da söylenmesi gerekir. Montajlamak aslında gerçek olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi gösterme değildir. O sadece bir araçtır. Kişinin kullanım ilkesine ve ahlakına göre sahtekarlık veya sanat diyebileceğimiz bir araç. Gündem olmuş bir konuyu fotomontaj ile daha çarpıcı hale getirebilme de diyebiliriz. Bir Fotoğrafı Anlamak kitabında da belirtildiği gibi, ABD’li iş adamlarının Hitlere fon sağladığı yolundaki iddialar aynı kitaptaki montajlı fotoğrafın var olma nedeniydi. Özellikle bir karşı çıkış, bir muhalefet diyebiliriz. 

Nokta dergisinin Erdoğan’ı şehit cenazesi önünde selfie çektirdiği montajlı fotoğraf gibi, kamu yetkisine haiz olanların ayaklarını denk almasını sağlayabilir. İddiaların etkisini ve doğruyu arayışın bir simgesini oluşturabilir bunlar. Yani bu montajlı fotoğraflarla iddialar, kamu yetkisini elinde bulunduran kişilere karşı daha etkili olur elbette. Fakat, burada etiğin daha hassas olduğunu söylemek gerekir. Her iddia doğru olmayacağı için, yapılan fotomontajların iddianın yöneldiği kişileri mağdur etmemesi elzemdir. Burada montajcı tam özgürlük anlayışıyla hareket eder, Berber’in de çizerek simgeleştirdiği çizgiyi geçmeyi eğlence veya duygusal haz haline getirirse kibrin esiri olabilir. Mesele aslında o çizgiyi kimin çizdiğiyle alakalıdır. Hiç çizgi olamaz da diyemezsiniz, başkalarının çizgisini aşamam da. Çizgilerle derdiniz de olmamalı. Burada devreye girmesi gereken kişinin şahsi vicdanı ve empati düşüncesidir. Barış isteyen bir montajcı temel olarak iftiradan uzak durması gerektiğini bir ilke haline getirmiş olandır. Savaş isteyen ise, yalan, yanlış tüm hizipleştirici, ayrıştırıcı olguları kullanabilendir.

Kamu yetkisini kullanarak baskıcı anlayışın hakim olması kadar, tam özgürlüğün ortaklaşmayı, birlikteliği engellemesi de büyük bir sorundur. Montajcı, gazeteci, fotoğrafçı… Kısacası medya çalışanları baskın anlayışın kendine çeki düzen vermesine ön ayak olmakla beraber ortak ruhun yok olmasına izin vermemelidirler


Selam ile...                                                                                                                                 

Yorum Gönder

0 Yorumlar