ERDOĞANSIZ BİR TÜRKİYE

Toplumun belli bir kesiminin benimsediği "davanın" lideri "vazgeçilemez" olarak görüldüğü zaman, söz konusu dava, liderin ölmesiyle veya bırakmasıyla tuzla buz olmaya mahkumdur. Bu itibarla Erdoğansız bir Ak Parti veya Türkiye tasavvuru yaparsak gelecek hiç de güllük gülistanlık değil. 












Son yıllara damgasını vuran bir lider Erdoğan. Hitabet yeteneği ve siyasi duruşu her daim söz ettirdi kendisinden. Her gün kameralar karşısında bıkmak bilmeden konuşma yapan Erdoğan, kimseye koltuğunu bırakmayacak gibi duruyor. Erdoğan hiç ölmeyecekmiş gibi bir görüntü çiziyor. Toplum ve parti tarafından öyle "vazgeçilemez" konuma getirildi ki kendi de buna inanmaya başladı. 

Böyle bir ortamda "karizmatik", "vazgeçilemez", "o giderse biteriz" naraları her Allah'ın günü atılır oldu. İşte zamanın başlangıcından beri  "davalar" bu sebeple yok olmuştu. Lideriyle beraber parlayan, ama lidersiz dönemde iç karışıklık, hizipleşme ve kaosla yok olan davalar, gayeler ve devletler sayısız kere tarih kitaplarını doldurmuştur. 

Erdoğansız bir gelecek tasavvuru yapmak gerçekten çok zor değil. Erdoğan'ın 2 günlük yurtdışı ziyaretine çıktığı zamanları hepimiz hatırlıyoruz. Devletin bakanları ve başbakanı hiçbir şey söyleyemiyor ve hiçbir ameliyede bulunmuyorlardı. "Cumhurbaşkanını bekleyelim" gibi sözler söyleniyordu. Zira Erdoğan'ın olmadığı bir Türkiye'de devletin önemli şahsiyetlerinin iki ayağı bir pabuca giriyor. Kimse tam anlamıyor ne yapması gerektiğini, planlamıyor, tasarlamıyor. 

İşte Erdoğan'ın getirisi bu. "Güçlü lider", "uzun adam", "reis" bir vesile ile görevi bıraktığında ülkeyi neler bekliyor? Ne yapacağını bilemeyen, gözüne far tutulmuş tavşan gibi bakan şahsiyetler mi yönetecek ülkeyi? Böyle bir ortamda ne "dava" kalır ve ülke.

Bu dezavantajlar, negatif nedenler geri dönülmez kaosa sebep olabilir. Güçlü liderin partiyi bir dava uğruna değilde kendi ismi üzerine bina ettiğini düşündüğümüzde, ölümlü insan olan liderin yokluğunda neler olacağına gözlerimizle- ömrümüz yeterse- şahit olacağız. İsimler geçicidir. Bir isim gider, yenisi elbet gelir. Koltuk, son saat gelene kadar boş kalmayacaktır. Mesele, o koltuğa oturanın işin ehli olup olmadığındadır. 


Not: 8 kere "Erdoğan" dedim. 

Yorum Gönder

0 Yorumlar