Tabii ki darbe. Daha doğrusu darbe girişimi. Başarısız
olmasına, bu başarısızlığın muhtemel sonuçlarına bakıp, bunu bir ‘mizansen’,
‘tiyatro’ vb. şeklinde tanımlamak doğru değil. Çok sayıda üst düzey subayın
dahil olduğu, Meclis’i bombalamadan, sivilleri katletmeye kadar herşeyin göze
alındığı bir organizasyon söz konusu.
2. Kim yaptı?
Darbecilerin ana gövdesini ve kurmay heyetini Fethullah
Gülen cemaatiyle irtibatlı subayların oluşturduğunu düşünüyorum. Onlara,
kişisel neden ve beklentilerle bazı isimler de katılmış olabilir ki Cemaat’in
devşirme konusunda hayli maharetli olduğunu biliyoruz.
3. Cemaat neden darbe yapmak istesin?
Bu Yüksek Askeri Şura’da, Cemaat’in ordu içindeki
yapılanmasına yönelik büyük bir operasyon bekleniyordu. Dolayısıyla son
şanslarını kullanmak istemiş olduklarını düşünüyorum. Öte yandan Cemaat, AKP
iktidarının kendisine yönelik olarak ülke içinde ve kısmen dışında yürüttüğü ve
iyice bunaltıcı olan topyekun savaşa karşı bir tür ‘altın vuruş’ yapmışa
benziyor.
4. Cemaat ordu içinde nasıl bu kadar örgütlenmiş olabilir?
Cemaat’in TSK’ya sızma yolunda yıllardır sistemli olarak
çalıştığı biliniyor. TSK de sistemli bir şekilde Cemaat ile ilgili olduğunu
düşündüğü personeli daha askeri lise öğrenci oldukları zamandan beri takip edip
tasfiye etmeye çalışır. Ama bunda mutlak başarılı olamadı. Daha önemlisi
Cemaat, AKP ile ittifak yaptığı dönemde Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi
davalarla TSK’da çok ciddi bir tasfiye yaptı ve kendisine bağlı subayların
önünü hızlı ve ciddi bir biçimde açtı. Bu bağlamda 15 Temmuz darbe girişiminde
AKP iktidarının vebali çoktur.
5. Darbe neden başarısız oldu?
Bu konuda bir dizi gerekçe sayılabilir. Örneğin darbenin
emir-komuta zinciri içinde yapılmaması. Bu makul ancak darbecilerin Genelkurmay
Başkanı ve Kuvvet Komutanları başta olmak üzere ordunun en üst düzey isimlerini
etkisizleştirmiş olması nedeniyle bu belirleyici neden olamaz. Darbenin bir
takım detayları hakkında da çok şey söylenebilir, ancak bana göre darbenin
başarılı olamamasının esas nedeni toplumsal bir karşılığı olmamasıdır. Öyle ki
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan zerre hazzetmeyen ve onun sandıkta değil de ancak
darbe yoluyla devrilebileceğini düşünen ve bunu isteyen kesimlerde bile bu
girişim belirgin bir sempati toplayamadı. Buna karşılık Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın halkı sokaklara çağırması ve bunun belirgin bir karşılık bulması
darbecilerin işini iyice zorlaştırdı; hatta imkansızlaştırdı. Buradan hareketle
Türkiye’de kutuplaşmanın ve buna bağlı olarak kutupların birinde Erdoğan
nefretinin alabildiğine artmış olmasının tek başına bir darbeye zemin
hazırlayamadığını gördük. Eğer Cemaatçi subaylar, 17-25 Aralık sürecinde,
yolsuzluk soruşturmalarına paralel olarak benzer bir girişimde bulunmuş
olsalardı daha farklı gelişmeler yaşanabilirdi.
6. Darbe girişimi hangi andan itibaren başarısızlığa mahkum
oldu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın facetime üzerinden CNN Türk
yayınına bağlanıp görüntülü bir şekilde darbecilere meydan okuması ve halkı
sokağa çağırmasının bir kırılma noktası olduğunu düşünüyorum. Eğer darbeciler
Hulusi Akar gibi Erdoğan’ı da etkisizleştirebilmiş olsalardı veya Erdoğan
darbenin ilk saatlerinde ülkeye seslenmeyi tercih etmeseydi işler
değişebilirdi. Bu noktada CNN Türk seçiminin çok anlamlı olduğunu vurgulamak
lazım, nitekim darbeciler de intikamlarını CNN Türk’ü basarak almak istediler.
7. Bundan sonra Cemaat’i neler bekliyor?
Öncelikle Cemaat’i tasfiye süreci alabildiğine hızlanacak.
Daha ilk günden binlerde hakim ve savcının görevden alınması; HSYK, Danıştay
vb. gibi kilit kurumlarda işin gözaltına kadar vardırılması bunun işareti.
Meclis’in bombalanması, halkın, polisin üzerine ateş açılması, üzerlerine tank
sürülmesi gibi olaylardan sorumlu tutulan Cemaat’e ‘terör örgütü’ demek iyice
kolaylaştı. Bu bağlamda Cemaat yöneticisi, üyesi, sempatizanı ve farklı
bağlamlarda destekçisi olan kişi ve kurumlara karşı çok daha acımasız bir
devlet göreceğiz. Son olarak Gülen’in ABD’deki varlığını sürdürmede epey
zorlukla karşılaşacağını söyleyebiliriz.
8. Bundan sonra Türkiye’yi neler bekliyor?
Türkiye’nin bu darbe girişimini atlatmış olması çok çok iyi
oldu. Ama bu ülke olarak bizleri çok daha iyi günlerin beklediği anlamına
gelmeyebilir. Erdoğan’ın Gezi sürecinde ‘evlerinde zor tuttuğunu’ söylediği
yüzde 50’nin sokağa inebildiğini ve indiğinde neler yapabildiğini gördük. Bugün
Erdoğan’ın davetiyle darbecilere karşı sokağa çıkan bu kitlelerin yarın daha fazla
temel hak ve özgürlük, demokrasi isteyecek kitlelere karşı seferber
edilmeyeceğinin hiçbir garantisi yok. Zira bu darbe girişimini bertaraf edip
daha da güçlenen Erdoğan’ın toplumun tüm kesimlerine daha fazla özgürlük,
demokrasi vaat edeceğine dair işaretler pek yok. Bunun yerine, ilk fırsatta
Başkanlık sistemi için harekete geçeceği yolunda beklentiler daha yüksek. Bu
arada Erdoğan’ın uluslararası düzeyde iyice aşınmış olan imajının bu darbe
girişimi vesilesiyle belli ölçülerde düzelmekte olduğunun da altını çizmeliyiz.
0 Yorumlar
Yorumları buradan yazabilirsiniz.